Evrenin ortaya çıkış senaryolarının hepsinde ana tema, enerjinin maddeye dönüşmesidir. Fizikle açıklanamayan yaratılış teorileri bilimsel olarak kabul edilmezler. Bu bağlamda fizik yegane somut bilimdir. Evrenin ortaya çıkışını açıklayan fiziğin dışında yaratılışı fizikle paylaşan ve aynı öneme sahip başka bir bilim dalı yoktur. Kimya fiziğin bir alt dalıdır. İkisi birlikte bütün somut bilimlerin temelini oluştururlar. Canlıların davranışları ile ilgilenen biyoloji, fizik ve kimyadan bağımsız bir bilim dalı değildir. Yalnız canlılara özgü yasalar yoktur. Çünkü canlılık madde-enerji ilişkilerinin ilginç bir manifestasyonundan başka bir şey değildir. Bu ilişkiler de fizik ve kimyanın ilgi alanına girerler. Her canlı varlık yalnız maddeden ibaret bir kütleden oluşmuştur. Bu kütle çevresi ile madde ve enerji alış verişi yaparak varlığını sürdürür. Bu alış verişi denetleyen yasalar bildiğimiz fizik yasalarıdır. Fizik yasaları evrenin her yerinde ve her türlü koşullar altında aynıdırlar. Onlara tabi maddeden oluşan canlıların farklı yasalar izlemesi için bir neden yoktur. Şimdiye kadar fizik yasaları dışında, fizikötesi veya fiziküstü yasalar gösterilememişlerdir. Bize ne kadar garip gelirlerse gelsinler, evrende karşılaşılan her gözlem, süreç ve fenomeni fizikle açıklamak mümkündür. Canlılık onlardan biridir. Bu durumda diyebiliriz ki canlılığın fizik ve kimya ile açıklanması zoruluğu vardır. Çünkü canlılık başlangıcı fizikle açıklanan bir evrende, diğer fiziksel varlıklarla birlikte ortaya çıkan bir olgudur. Maddenin bir araya gelmesi süreci geniş bir yelpaze oluşturur. Canlı varlıklar cansız varlıkların devamıdır. Canlının ne olduğundan çok, ne yaptığı ve nasıl davrandığı önemlidir. Aynı elementlerden oluşan iki maddeden canlı olanının cansızdan tek farkı davranışlarıdır. Arada başka fark yoktur. Bu gözlemi kabaca şöyle bir örnekle açıklayabiliriz:
Biri doğumda ölen, diğeri canlı doğan aynı yumurta ikizlerinin varlığını düşünelim.
Ölü doğan bebekte ne kadar madde varsa, onun aynı yumurta ikizi olan ama, canlı doğan bebekte de yaklaşık aynı miktarda madde vardır. Aradaki tek fark yaşayan ve ölen bebeklerin davranışlarındadır.
Her canlı cansız elementlerden oluşmuştur. Canlılarda mevcut elementlerin tümünü aynı oranlarda bir araya getirerek bir canlı yaratmak mümkün değildir. Bu gözlem bizi ilk canlı ortaya çıkmadan önceki bir zaman ve mekana götürmektedir. O zaman ve mekanda aynı fizik yasaları egemendi. Fizik yasaları zaman ve mekandan bağımsızdırlar. O halde ilk canlının ortaya çıkmasından önce, ilerde canlı varlıkların çıkacağı, bazı ilkel kimyasal tepkileşmelerin varlığına gereksinim vardır. Bu kimyasal tepkileşmeler zamanla karmaşıklaşmışlar ve bir süre sonra ilk canlının tohumlarını atmışlardır. Bu süreçte önemli olan hangi elementlerin nasıl bir araya geldikleri olduğu kadar, onların bir araya gelme sırasıdır da. Aslında bu sıra herşeydir. Evrende mevcut düzenden ve canlıların ortaya çıkmasından bu sıra sorumludur.
Evren neden böyle bir sırayı izlemiştir?
Bu sıradan sorumlu fizik yasaları var mıdır?
Varlarsa nelerdir?
Hangi fizik yasaları evrendeki düzenden ve sıradan sorumludur?
Canlıların varlığından ve yaşamından sorumlu fizik yasaları, cansız maddenin davranışlarını nasıl denetlemektedir?
Canlılar cansız maddenin uyduğu fizik yasalarına nasıl uymaktadırlar?
Fizik yasaları kendilerini canlı ve cansız varlıklarda farklı olarak mı manifest etmektedirler?
Bu bağlamda canlı ile cansız arasında mevcut farklar nelerdir?
Bu blogda bu soruları ve bunlarla ilgili diğer soruları yanıtlayacağız.