İlk canlının nasıl oluştuğunu kuramsal olarak inceleyelim. Bunu kesin olarak bilmiyoruz ama bildiğimiz kadarıyla ilk canlı gökten zembille inmediğine göre, elementlerin fizik yasalarını izleyerek bir araya gelmesinden oluşmuş olmak zorundadır. Bu ilk canlı canlılığını yalnız fizik yasalarının egemen olduğu bir ortamda kazanmıştır. Başka bir deyişle ilk canlı varlığını, biyolojik yasaların olmadığı, yalnız fizik yasalarının egemen olduğu bir ortama borçludur.
Canlının canlılık kazandıktan sonra yeni bir biyolojik aşamada devam ettiğini iddia etmek anlamsızdır. İlk canlı hücrenin ortaya çıktığı ortamda yalnız fizik yasaları vardı ve yalnız o yasalar ilk canlının ortay çıkmasından sorumlu idiler. Canlı varlık kendisi ile birlikte yeni yasalar getirmemiş ve kendisini oluşturan yasalara uymaya devam etmiştir.
Canlının cansızdan tek farkı davranışıdır. Cansız madde bir takım olağan fizik yasalarına uyarak bir araya gelmeye başladıktan bir süre sonra canlılık kazanmış olmalıdır. Bu sürecin aşamalarını kesin olarak bilmiyoruz ama, bu kuramın doğru olduğuna eminiz.
Bu karmaşık süreç kesin olarak bir sıra izlemek zorundadır. Madde zamanla bir sıra ve düzen dahilinde bir araya gelerek canlılık kazanmış olmalıdır. Bu sıra canlılığın en önemli gereksinimidir. Her canlının ortaya çıkışında bu sıraya büyük bir sadakatle uyulur. Her molekülün, hatta her atomun bu sıradaki yeri bellidir ve büyük ölçüde değişmemelidir. Bu sırada vuku bulacak düzensizlikler ya canlının ölümüne ya da hastalıklara ve anomalilere neden olacaktır. Canlılığın en büyük esprisi böyle bir sıranın olmasıdır. Bu sıra olmadan canlılar ortaya çıkamazlar.
Dominolardan oluşan bir zincir düşünün. İlkinin hareketi zamanla bütün dominoları hareket geçirecektir. Bütün dominoların ilk dominodan etkilenebilmeleri için bir sıra ve düzen içinde dizilmeleri gerekir. Yaşam da aynı sıra ve düzene sahip cansız moleküllerden oluşmuştur. O molekllerden biri yaşam için gerekli bir hareketi yapmaya zorlanmıştır. Ve canlı bütün ömrü boyunca o hareketi tekrarlayacaktır. Atom ve moleküller vücuttan, yerlerini yeni atom ve moleküllere terkederek, atılacaklar ve bu süreç ölünceye kadar devam edecektir. Atom ve moleküllerin de yer değiştirmesi bir sıra izlemek zorundadır. Bu sırada vuku bulacak en ufak bir düzensizlik hastalık nedenidir.
Son zamanlarda tıp hastalıkların ortaya çıkış nedenlerini ve mekanizmalarını açıklamada büyük ilerlemeler kaydetmiştir. Hastalık nedenlerinin çoğunda mekanizma moleküler düzeydeki bozukluklardır. Ufak bir moleküler bozukluk öldürücü bir hastalık nedeni olabilir. Önemli bir enzimi şifreleyen gende ortaya çıkacak bir nokta mutasyonu, canlının ömrünü kısaltacaktır. Canlıyı oluşturan elementlerin bir araya gelmesinde izlenen sıra canlının varlığı için herşeydir. Bu sıranın düzeni canlının davranışlarından sorumludur. Bu sıra idame ettirildiği süre canlı yaşayacak, sıranın düzenini yitirmesi hastalık ve ölüm nedeni olacaktır.
Görüldüğü üzere canlılığı atom ve moleküllere indirgemede bir sorun yaşamıyoruz. O düzeye inince de onları bir arada tutan kanunların basit fizik ve kimya kanunları olduğunu görüyoruz. Canlılık için öyle sanıldığı gibi sofistike biyolojik kanunlara gerek yoktur. En basit ve olağan fizik ve kimya kanunları canlının ortaya çıkması ve varlığını sürdürmesi için yeterlidir. Canlıyı oluşturan atom ve moleküller bir araya geldikten sonra da başka ve özgün kanunlara gereksinim göstermezler. Canlılık otokatakinetik(*) bir antite olarak bazı fizik yasalarını tatmin etmek üzere cansız maddeden kendi kendine ortaya çıkmakta ve ortaya çıktıktan sonra, etrafındaki kaynakları kendine çekerek, kendini idame ettirmektedir. Canlının ortaya çıkması ve varlığını idame ettirmesi için gerekli mevcut fizik yasaları basittirler ama, yeterlidirler.
(*)Bu konu ilerde daha geniş bir şekilde tartışılacaktır.
Comments