Kendiliğinden örgütlenme doğal seçilime karşı bir alternatif midir?
Kendiliğinden örgütlenme mekanizmalarının fizik ve kimyanın içsel nitelikleri olması durumunda doğal seçilimin evrimsel önemi drastik bir şekilde azalacak ve kendiliğinden örgütlenmenin evrimsel önemi artacaktır. Kendiliğinden örgütlenmenin fizik ve kimyanın içsel niteliklerinden biri olup olmadığını anlamak için klasik bir kendiliğinden örgütlenme deneyi olan Rayleigh-Bénard konveksiyon hücrelerini yakından incelememiz gerekir.
http://en.wikipedia....nard_convection
İnce bir yağ tabakasını ısıtırsak, yüzeyde kendiliğinden Bénard hücreleri denen poligonal yapılar ortaya çıkar. Onların ortaya çıkma nedeni sıcaklık farkından dolayı, yüzey gerilimi ile birlikte, alttan yukarı ve yukardan aşağı inip çıkan akıntılar arasındaki tepkileşmelerdir. Uygun koşullarda bu hücreler hızla ve kendiliklerinden ortaya çıkarlar. Burada anahtar terim uygun koşullardır. Koşullar uygun değilse onlar güçlü bir şekilde ortaya çıkmazlar. Gereğinden fazla ısı uygulanırsa veya yağ tabakası olması gerektiğinden daha kalınsa, hücreler oluşmazlar.
Bu özellik yalnız Bénard konveksiyonu için değil, genel olarak bütün kendiliğinden örgütlenme süreçleri için geçerlidir. Kendiliğinden örgütlenme çevresel ajitasyonlara karşı duyarlı olduğu için, sürecin başlaması ve devamını sağlayan gerekli mekanizmaların yerine getirilmesi gerekmektedir. Canlılar çevresel karışıklıklar karşısında homeostazlarını idame ettiren regülatör işlemlere sahipdirler. Ama izole bir sistemde kendiliğinden örgütlenen süreçlerin bu lüksü yoktur. Çünkü onlarda regülatör diyebileceğimiz işlemler yokturlar veya henüz gelişmemişlerdir.
Ancak böyle bir sistemin aktif olarak regüle edildiği ve bu regülasyonun kendiliğinden örgütlenmeyi davet ettiği durumlarda, çevresel ajitasyonların olması durumunda bile, bu süreç artık durmaz ve devam edebilir. Bu nedenlerden dolayı her ne kadar doğal seçilim kendiliğinden örgütlenmek için karmaşık bir plan dizayn edemese de, kendiliğinden örgütlenme sürecini başlatıp, dinamiklerini kontrol edebilir. Doğal seçilim kendiliğinden örgütlenmenin gerekli öğelerini seçebilir ve onu başlatabilir.
Kendiliğinden örgütlenme doğal seçilimin yerini alamaz. Sadece onun aracılığı ile, ona hizmet etmek üzere, açığa çıkar. Doğal seçilim kendiliğinden örgütlenmenin gerçekleşmesinde dominan bir role sahip olup onun çok daha sofistike bir uygulamasıdır.
Bu haliyle doğal seçilim biyolojik sistemleri de tutabilen fiziksel bir süreçtir.
Biyolojik sistemler zamanla giderek karmaşıklaşmakta mıdırlar?
Son bir milyar yıl içinde ortaya çıkan canlı fosillerini yakından inceleyince, sonlara doğru ortaya çıkanlarla ilk ortaya çıkanlar arasında karmaşıklık bakımından önemli farkların olmaması biyolojik sistemlerin zamanla karmaşıklaşmadıklarının ilk delildir. En azından son birkça yüz milyon yıl, canlıların bazı parçalarının karmaşıklığı hemen hiç değişmemiştir. Bu gözlem bize karmaşıklıktan basit ve genel bir mekanizmanın sorumlu olduğunu ve onun uzun ve grift mekanizmalara gereksinim göstermeden ortaya çıktığını düşündürmektedir.
Başka bir delil de bizi aynı sonuca götürmektedir. Günümüzde yaşayan canlıların pigmentasyon örnekleri, aynı tür içinde bile, farklıdır. Bazıları çok basittirler. Diğer pigmentasyon örneklerinin çok karmaşık ve sofistike bir görünüş arzettikleri görülür. Aynı türde basit ve karmaşık pigmentasyon örneklerinin olması, onların hepsinin basit proğramlarla ortaya çıktığının delilidir. Çünkü karmaşık pigmentasyon örneklerinden sorumlu genetik proğramlar yokturlar.
Ayrıca birbirlerinden milyonlarca, hatta yüzmilyonlarca yıl önce ayrılmış türlerin benzer ve temelde aynı işlevleri olan proteinler şifreleyen genlere sahip olmaları, canlıların giderek daha karmaşık oldukları görüşünü çürütmektedir.
Bulardan çıkan anlam şudur:
Kompleks örneklerin ortaya çıkması için sofistike uyum süreçlerine gereksinim yoktur. Canlılar giderek daha sofistike bir karmaşıklık kazanmamaktadırlar. Bazı genetik proğramlar kompleks örnekler oluşmasını sağlarlarken, diğerleri basit örnekleri oluşturmaktadırlar.
Çagdaş moleküler proğramların uzunlukları ne kadardır? Çok mu karmaşıkdırlar? Örnegin bir yumuşakçanın kabuk örnegini şifreleyen proğramın uzunluğu nedir?
Bir proğramın kısa olması demek, gereksiz elemanlardan mümkün olduğu kadar yoksun olması demektir. Çok kısa proğramlarda en küçük bir mutasyon proğramın oluşturduğu örnekte büyük sapmalara neden olacaktır. Yumuşakca kabuk örnekleri arasındaki farkların çokluğu gerçekten bu proğramların kısa olduğuna işaret etmektedirler. Bu kısa proğramlarda ortaya çıkacak birkaç mutasyon kısa proğramların rastgele karmaşıklık yaratması için yeterlidir.
Karmaşıklığa bu kadar basit bir yöntemle ulaşılıyorsa, onunla biyolojik sistemlerde neden daha çok karşılaşılmamaktadır? Her ne kadar biyolojik sistemlerde karmaşık şekiller ve örnekler varsa da, tipik olarak canlıların genel görünüşleri ve şekilleri oldukça basittir. Ama neden? Bu özellik neyin gösterisi ve yansımasıdır?
Wolfram’a göre bu durum doğal seçilim sürecinin sınırlı olduğunu yansıtmakatdır. Bir ara sonsuz güce sahip olduğu sanılan doğal seçilimin belli bir limiti ve sınırı olmalıdır. Hatta doğal seçilime atfedilen bu güç dikkati çekecek derecede sınırlıdır. Bu durumda diyebiliriz ki doğal seçilimin etkisinin anlamlı olabilmesi için etki ettiği sistemin davranışının çok basit olması gerekmektedir. Doğal seçilim karmaşık sistemler üzerinde etkili değildir yani. Davranışlar ne kadar karmaşıksa, doğal seçilimin onların üzerine olan etkisi o kadar azdır.
Biyolojik sistemlerde tür sayısının aşırı çokluğu da karmaşıklık olarak kabul edilebilir. Ve bu karmaşıklık onların basit proğramlara sahip olması ile açıklanabilir. Kısa proğramlar mutasyonların etkisine çok duyarlı olacaklarından yeni türlerin ortaya çıkmasından rastgele mutasyonların sorumlu olması mantıklı bir çıkarımdır.
Peki biyolojik sistemler için bütün bunların anlamı nedir?
Kısaca şudur:
Eğer bir canlının bir organı veya bir özelligi her hangi bir ortam için doğal seçilim tarafından optimize edilecekse, o özellik yalnız çok basit olmalıdır. Karmaşık davranışlar ve özellikler doğal seçilim tarafından optimum olarak seçilemezler.
Biyolojik organizmaların çok sayıda oldukça basit ayrı doku ve organlardan oluşmasının nedeni doğal seçilimin onların üzerinde daha etkili olabilmesi içindir.
Başka bir ifade ile, biyolojik organizmalar çok sayıda oldukça basit doku ve organlardan ibaret oldukları için, doğal seçilim onların üzerinde baskı kurabilmektedir.
Bu bir kendiliğinden örgütlenme örneğidir.
Canlı organizmalar çeşitli mutasyonlarla bütün canlının giderek mükemmeleşmesini sağlayan mekanizmalarla evrime uğramazlar.
Çeşitli doku ve organlardan oluştukları için onların doğal seçilime maruz kalmaları oldukça kolaydır ve karmaşık proğramları gerektirmez.
Bir araya gelen bu doku ve organlar kendiliğinden örgütlenme paradigmasının ilginç bir örneğini oluştururlar.
Doğal seçilim organizmanın tümüne değil, onun yalnız bazı basit ve nisbeten homojen öğelerine karşı etkili bir baskı uygulayabilir.
Filin hortumuna, zürafanın boynuna, insanın beynine örneğin.
Ayrıca organlara yönelik doğal baskılar vardır. Mide ve bağırsaklara, böbreklere, kalp ve akciğerlere, testis, over ve prostata.. Karaciğere..
Hayvanların genel olarak cüsselerine yönelik doğal baskılar da vardır. Bazıları hayvanın büyümesine, diğerleri küçülmesine neden olabilir.
Bütün bu değişikliklerden birkaç gen sorumludur. Onların mutasyonu ile hayvanların mikroevrimi kolaylıkla sağlanır.
Ve bu sürecin uzun sürmesi de gerekmez.
Türlerin evrimi kısa zamanda gerçekleşebilen, belli bir düzeni ve amacı olmayan, ara türlere gereksinim duymayan, mükemmelik aramayan rastgele ve kaotik bir süreçtir.
Canlıdan bütün istenen ve beklenen onun diğer canlı türleri arasında bir nichi tutması ve ne pahasına olursa olsun varlığını sürdürmesidir.
Çoğu kere bu paha oldukça yüksektir. Canlıların çoğu olmak veya olmamak arasında bocalarlar ve zamanla yok olur giderler.
Şimdiye kadar ortaya çıkan türlerin yüzde 99’u telef olmuşlardır.
Yukarda değindiğimiz formülü kritik olarak inceleyelim:
Çeşitlilik+Çeşitli oranlarda başarılı çoğalma+kalıtım=doğal seçilim.
Bu şekilde formüle ettiğimiz doğal seçilim nedir?
Yukardaki denklem bir tanımlamadan başka birşey değildir. Sadece bir genellemedir.
Öğelerinin hepsi çok değişgenlidir. O değişgenlerin her birinde ortaya çıkacak en ufak bir sapma, sonucu büyük ölçüde etkileyecektir.
Her ne kadar hangi değişikliğin nasıl bir sonla sonlanacağını kesin olarak bilemeyebiliriz ama, sonunda diğerleri gibi bir örnek ortaya çıkacağından eminiz.
O örnek diğer bir türdür.
Bir kanun olmayan doğal seçilim açıkça kaotik bir süreç ve istatistiksel bir sonuçtur.
Bu süreç sonucu ortaya çıkan evrim de kaotik olmak zorundadır.
Çünkü evrim de başlangıçtaki sapmalara aşırı derecede duyarlı bir süreçtir.