Dünyada yaşam bir tesadüf sonucu ortaya çıkmış olabilir. Ama bu evrende o kadar çok yıldız ve gezegen vardır ki, bazılarında yaşamın olmamasına imkan yoktur. Evrende diğer gezegenlerde de yaşamın olduğunun kanıtı, dünyada yaşamın olmasıdır. Diğer gezegenlerde yaşamın olmadığını iddia etmek mantıksızdır.
Dünyayı evrenin içinde kapalı bir kutu olarak düşünürsek, içinde bir canlı barındırdığı ifadesi anlam kazanır. Ama dünyayı evrenin diğer yerlerinden soyutlayarak değerlendiremeyiz. Dünya evrenin bir parçasıdır. Aynı maddeden oluşan devamıdır.
Canlıda ne varsa, evrende de o vardır. Evreni oluşturan ne varsa, canlıyı da o oluşturmaktadır. Bu durumda evrenin canlıyı barındıran bir mekan olduğu iddia edilemez. Çünkü evrenin canlıyı barındıran bir mekan olması demek, içinde canlıları ile dünyanın, bir yaratıcı tarafından tasarımlanmış olması demektir. Bunun doğru olmadığını biliyoruz. Çünkü evreni oluşturan madde canlılarda devam etmektedir. Evren ve canlılar aynı maddeden yapılmışlardır. Canlılar evrende mevcut cansız maddelerin uyduğu kanunlara aynen uymaktadırlar. Bu gözlemler evrenin canlı olduğunun kanıtıdır. Evrenin canlı olduğu paradigmasından kurtulmamız mümkün değildir.
Canlılığı evrenden soyutlamamız mümkün olmadığı gibi, evreni de canlılıktan soyutlamamız mümkün değildir. Canlılık kendini sürekli bir değişim ve devinim olarak manifest etmektedir. Evren de aynı davranışı tekrarlamaktadır. Evrende madde ve enerjiden oluşan herşey sürekli bir değişim ve devinim içindedir. O halde evrenin tümü canlıdır. Bu mantıklı bir çıkarımdır. Canlılık kendini dünyada, evrenin diğer yerlerinden farklı bir şekilde manifest ediyor olabilir. Ama bütün evrenin bir canlı gibi davrandığı gerçeğinden uzaklaşmamız için yeterli bir neden değildir. Çünkü dünya evrenden kopuk bir mekan değildir. Onun devamıdır. Evrende ne varsa o evrilmiş ve canlı varlıklar ortaya çıkmıştır. Yani canlı olarak, akıllı yaratıklar olarak ne isek, onları evrendeki canlılık potansiyeline borçluyuz. Evrenin cansız denilen elementleri bir araya gelerek canlıları oluşturdu ise, canlılığı evrenden soyutlamak ne dereceye kadar mantıklıdır? Herşeyimizi evrende mevut enerji ve fizik yasalarına borçlu değil miyiz?
Bu durumda neden BİZLER EVRENİZ diyemeyelim?
Hatta ben daha da ileri gidebilirim..
Bizler birer yıldız tozuyuz.
Doğanın en değerli birikimi, milyarlarca yıllık çabası sonucu yaratılan ve bir araya getirilen atomlardan oluşan değerli ve görkemli bir varlığız.
Bizler yıldız topluluğuyuz...
Galaksileriz.
Bizler kayan, sönen yıldızlarız.
Bizler süpernovalarız.
Bizler bitkiyiz, hayvanız.. canlıyız..
Bizler insanız, EVRENİZ..
Bizler Tanrıyız...
Bu panteist bir çıkarım bile değil. Bizler Tanrıyız çünkü Tanrı'yı yaratan bizleriz.
Comments