EVREN-İNSAN
Evrenin en ilginç özelliği aklı, bilinci ve canlılığı değildir. Eşi bulunmaz bir entelektüaliteye sahip olmasıdır. Evren bunu insanı yaratarak başarmıştır.
Bu başarıyı bir Tanrıya atfetmek, evrene yapılacak en büyük haksızlıktır.
Evren yalnız kendi kaynaklarından yararlanarak önce canlıları, ardından onların devamı olarak, üstün entelektüalitesi ile insanı yaratmıştır. İnsanın yaratılışına kadar evrenin bir amacı yoktur.
Başka bir deyişle insan bilinçli bir evren tarafından bir amaca hizmet etmek üzere yaratılmamıştır. Evren bir arayış içinde değildir. Sadece rasgele denemeler yapmaktadır. Bu denemeler sırasında bütün canlılar gibi insan da, tesadüfen yaratılmıştır. Bu amaçsız bir yaratılıştır. Ama insanın ortaya çıkması herşeyi tümden değiştirmiş ve evrene ilginç bir sorumluluk ve amaç yüklemiştir.
Bilinçli bir akla kavuşan evren artık yaratılış nedenini ve amacını araştırmaya başlamıştır. İnsanda bilince kavuşan evren onların olmayacağını kabul etmek istememektedir. Çünkü insan henüz evrensel bilinç ve entelektüaliteyi simgelediğinin ve kendisinin evren-insan olduğunun farkında değildir.
Başını kaldırıp gökyüzüne bakan ilk evren-insan, aslında kendisine baktığının bilincinde değildir. Gözlemlediği muhteşem manzaranın kendisi olduğunu henüz bilmemektedir. Evren-insanı yaratan evren, sonunda bir amaca sahip olmuştur. Bu amaç kendisini yakından tanımaktır. Bu sorumluluğu üstlenen evren-insan, bilimi oluşturarak kendini incelemeye ve bulduklarından yararlanarak, varlığına bir anlam kazandırmaya çalışmaktadır. Bu anlam evrenin canlı olmasından çok daha fazladır. Kendiliğinden ortaya çıkan bu muhteşem evren sonunda varlık nedenini açıklayacak bir entelektüaliteye sahip olmuştur.
Canlılık niteliği evren için yeterli değildir. Evren aynı zamanda akıllı, bilinçli ve entelektüel bir varlıktır.
Evrenin canlı olduğu görüşünü ciddiye almak neden önemlidir?
Canlılık evrenin içinde ortaya çıkmıştır. Canlılığın kökenini bu şekilde belirtmek aslında canlılık hakkında önemli bir beyanda bulunmaktır. Buna göre canlılığı evrenden soyutlamak mümkündür. Ancak bu ifade canlılıkla evren arasındaki ilişkilere atıfta bulunmamakata, öyle bir ilişkinin olabileceğine değinmemektedir.
Bu yaklaşimla ne evren hakkında doğru bir yorum yapmak, ne de canlılığın doğasını doğru olarak değerlendirmek mümkündür. Canlılık evrenin içinde ortaya çıkmıştır ama, evrenden soyutlanamaz. Çünkü canlılık yalnız evrende mevcut ve evren tarafından sürekli olarak sentez edilmekte olan elementlerden oluşmuştur ve onların uyduğu bütün fizik yasalarına harfiyen uymaktadır. Canlılıkla ilgili özel fizik yasaları yoktur.
Canlılığı evrenden soyutlayan her düşünce ve her açıklama ona bir tür ayrıcalık tanımaktadır. Bu ayrıcalık maddenin davranışları ile ilgilidir.
Maddenin canlı bir varlık olarak davranması, nasıl bir ayrıcalıktır?
Evrende mevcut fizik kanunlarının bazı elementlere olan etkisi diğerlerine olan etkilerinden daha mı farklıdır?
Şimdiye kadar öyle bir etki gösterilememiştir. O halde cansız maddenin bazı koşullarda canlı gibi davranması canlıların sahip olduğu bir ayrıcalık değildir. Evrenin içinde ortaya çıkan canlılık, evrenin canlılık kazanması ile özdeşdir. Evrenin canlılık kazanması ise onun canlı olması demektir. Bu canlılığın temeli Big Bang'de atılmıştır.
Comments