Dört duvar, yüksek bir tavan,
Geniş ve serin bir salon.
Garip bir koku var havada.
Üç mermer masa var ortada...
Altı kişi var odada.
Üçü mermer masalarda....
Penceresiz geniş salonda.....
Gece yarısı bile olsa, gün gibi aydınlık.
Hastahanenin morgu yine de,
Korkutucu ve zifiri karanlık..
Kanlı organ dolu kovalar var kenarlarda..
Garip bir sessizlik var odada.
Bir erkek, bir kız çocuğu ve bir kadın,
Yatıyor mermer masalarda...
Başkaları yatıyordu dün…
Yarın daha başkaları yatacak, aynı masalarda..
Biri kadın, üç doktor, bistürü ellerinde,
Onların başucunda...
Bistürünün kestiği yerler kanamıyor.
Acı ve ızdırap yok artık,
Yalnız ölüm var havada...
Havada ölüm var....
Akan musluklarda,
Kanlı organlarla dolu kovalarda,
Atmayan kalplerde,
Görmeyen gözlerde,
Kesilip parçalanmaktan yakınmayan,
Canı yanmayan cesetlerde.......
Buz gibi mermer masalardan görünmeyen bir buğu gibi yükseliyor ölüm...
Soğuk, beyaz, duygusuz duvarlardan yansıyor,
Ve salondan koridora taşıyor...
Her kapı açılışında ağır bir koku yayılıyor....
Kapıdan ve kapı aralıklarından sızıyor ölüm....
Hızla üst katlara tırmanıyor,
Hastaları ziyaret ediyor,
Görevini yapıyor...
Burasi ünlü bir kanser hastahanesi...
Sonsuza gidecek tren buradan kalkıyor...
Havada ölüm var....
Hastane koridorlarında ölüm kol geziyor....
Burası benim mekanımdı bir zamanlar..
Üç doktordan biri de bendim.....
Rosewell Park Memorial'da çok insan kestim..
HACI
Comments