Ateistler şu soruya sıklıkla maruz kalırlar:
Neden ateizmi seçtiniz? Neden ateist oldunuz?
Bu soruyu yanıtlayan genç ve deneyimsiz ateistler, İslam'dan ne zaman ve nasıl koptuklarını görkemli, uzun ve dokunaklı cümlelerle anlatmaktan büyük bir zevk alırlar.
Ateist olma süreçleri onların yaşamlarında deneyimledikleri en önemli maceradır.
Bundan gurur duyarlar.
Ama gurur duydukları şeyin ne olduğunu bilirler mi?
Bir dogmaya artık sap olmamanın ne gibi bir önemi ve anlamı vardır? Bu soruyu yanıtlayabilirler mi?
Yoksa sadece dinden ve Tanrı inancından kurtulmanın coşku ve heyecanını yaşayıp onlarla sarhoş olmaktan başka bir şey değil midir kutladıkları.
Ateist olmak kazanç mıdır, yoksa kayıp mı?
Bu sorunun yanıtını, dinle alakası olmayan bir insanın ileri yaşlarda İslam'ı seçerek Müslüman olması olgusunu inceleyerek yanıtlamaya çalışalım.
İleri yaşlarda insanların dine daha çok düşkün olmaya başladıkları bilinir.
Bu iddiayı camileri dolduran Müslüman'ların çoğunun yaşlı olması da destekler.
Gerçekten ölüm yaklaştıkça insanların maneviyatlarına olan düşkünlükleri artar ve kendi yaşamlarına o zamana kadar bir anlam verememiş ve topluma arzu ettikleri kadar olumlu katkıları olmamış insanlar son yıllarında dine düşerler ve İslam'ı pratik etmeye başlarlar.
Bu insanların mazeretlerini anlayabiliyorum.
Onlar yaşamlarına bir anlam vermek ve bir şeyler başarmış olmanın huzur ve rahatlığını ileri yaşlarda deneyimlemek istemektedirler.
Bu özgün bir hisdir.
İnsanın yaşamında birşeyler başarmış olmak isteğinin ilginç bir manifestasyonudur. Bu istek bir güdü bile olabilir.
O ana kadar yaşamlarını zenginleştirecek bir meslekleri veya hobi ve meşgaleleri olmayan insanların baş vurdukları ucuz bir çaredir aynı zamanda.
Din insanların maneviyatına yerleşerek onları kendine bağlayan en ucuz, en kolay, en basit ve en değersiz olgudur.
Daha basiti yoktur.
Dolayısıyla dinin kapısı herkese açıktır.
Din kendisini kabul edip bağrına basacak olanlarda üstün nitelikler aramaz. Hatta hiç bir nitelik aramaz.
Aradığı tek özellik kabul edilmek ve inanılmaktır.
Ateizme dönelim.
Bir insanın ateist olmasının ona ne kazandıracağı sorusunu yanıtlamaya çalışalım.
Herşeyden önce bir insan neden ateist olur?
Dinlerdeki eksiklikleri, kusurları ve sapkınlıkları görmüştür.
Yalan ve yanlışları farketmiştir.
Kendisine vadedilenlerin boş olduklarını anlamıştır.
Dinlerin yaşama verdiği anlamı beğenmemektedir.
Sürü mentalitesinden bıkmıştır.
Her gün Allah'a dua etmekten ve dinin ritüellerini yerine getirmekten usanmıştır.
Artık dinin ritüellerini pratik etmemektedir.
Ve bir gün gelmiştir, artık o dine ve tanrısına inanmanın gereksiz olduğunu anlamıştır.
Dini ve Tanrı'yı reddedip ateist olmuştur.
Artık ne Tanrıya inanmaktadır, ne de dinlere.. Özgürdür. Bağımsızdır. Ateisttir.
Peki bu ateizm ona ne kazandırmıştır?
Bir şeyler mi kazanmıştır, yoksa birşeyler mi kaybetmiştir?
Bir şeyler kaybederek değer kazanılır mı?
Herşeye sıfırdan başlamak bir kazanç mıdır?
O insan belki aslına dönmüştür ama, aslının da zaten fazla bir değeri olmayabilir.
Bir bebekte veya çocukta veya eğitimsiz bir insanda ne gibi bir değer olabilir?
O insanın diğer hayvanlardan ne farkı vardır?
Görüldüğü üzere tek başına ateizmin bir dine inanmak kadar bile bir değeri yoktur.
Din yaşama anlam vermede kullanılan araçların en önemlisidir.
Ateizm öyle bir araç bile değildir. Yaşama anlam veremez.
Dinlerin ilkeleri, ritüelleri, savundukları iyi kötü bazı değerler vardır.
Ateizmde onlar da yoktur. İlkelerden ve içsel değerlerden yoksundur ateizm. Ritüelsizdir.
Ateizmin size vereceği tek şey yalnız soyut kavramlardan ibaret olan, olanaklardır.
Ateizm düşünce ufkunuzu genişletir. Özgür düşünce ateizmin soyut bir ilkesidir.
Ateizmin daha önemli bir ilkesi yoktur.
Ama özgür düşünce tek başına fazla bir şey ifade etmez. Tek başına bir değer değildir.
Düşünmeyen bir insan için özgür düşüncenin ne gibi bir yararı ve anlamı olabilir?
Dinler insanların istedikleri gibi düşünmelerini önlerler. Ama yine de onları, kendi ilkeleri ile sınırlı olsa da, düşünmeye sevkederler.
Ateizm onu da yapmaz. Çünkü dinlerde olduğu gibi, insanları belli bir şekilde düşünmeye zorlayacak ilkelerden yoksundur. Ama düşünmeye sınır koymaz ateizm. Düşünmek özgürdür ve sınırsızdır.
Görüldüğü üzere ateist olmak aslında hiç bir şey olmamakla özdeştir.
Ve hiç bir şey olmamak, özgür düşünce gibi, ateizmin temel ilkesidir.
Özgür düşünebilmek ama, üzerinde düşünülecek dogmalardan ve içsel ve kazanılmış değerlerden yoksun olmak, ateizmin temel ilkeleridir diyebiliriz.
Tabii onlara ilke diyebilirseniz..
Ateizmi kabul etmeyenler için olduğu gibi, etmeyenler için de ateizm, bir değer değildir. Bir insan ateist olarak değer kazanmaz. Ateizmde içsel olarak kazanılan bir değer yoktur. Dolayısıyla ateizm bir değer kazanmak için seçilmemelidir.
Ama din nasıl bir araç olarak kullanılıyorsa, ateizm de öyle bir alet olarak kullanılabilir ve kişinin kendisini ilerletebilmesi için iyi bir platform oluşturabilir.
Özgür düşünen insan kendini istediği alanda ve konuda yetiştirebilir. O insan artık dinlerin sınırlı dogmatik öğretilerinden kendini arındırmıştır.
Bilgi ve görgüşünü her konuda genişletebilir ve genişletmelidir de. Yoksa bir dogmadan uzaklaşmanın insana ne gibi bir yararı olabilir?
Ateizmin önemi insana verdiği kendini yetiştirme olanaklarının sonsuz olmasıdır.
Ateist belli ve sabit düşünce kalıpları içinde kalmayan, onlara sığmayan, hep ileriye yönelen, hep yenilik peşinde koşan insandır.
Kabına sığmayan insandır ateist. Kanaatlerinin hamalı olmayan insandır. Hiç bir dogmanın kölesi değildir. Bilgisinin ve öğrenme aşkının sınırı yoktur.
Ama ateist kendi bilgi ve görgüsünü kullanarak insanlığa tepeden baskı yapan insan da değildir.
Ateist ateizmi empoze etmeyen, dayatmayan insandır aynı zamanda.
Kendisinin daha iyi ve üstün olduğuna inanan bir insan değildir ateist.
İnançları ne olursa olsun diğerlerini hor ve küçük gören bir insan da değildir.
Takım tutar gibi tutmaz gerçek ateist, ateizmi.
Bence her ateistin kendine şu soruları sorması gerekmektedir?
Neden ateistim?
İyi insan ve iyi ateist miyim?
Teistlerden daha üstün ve değerli olmayabilir miyim?
Kendimi nasıl ilerletebilirim?
Ateizmin gerçek değeri ve önemi nedir?
Bütün dinlerde ilkelerin sınırı bellidir. Her dinin kendine göre bir yaşama verdiği anlam ve önem vardır.
Çoğu zaten yaşama değil, ölüme anlam verirler.
Bu anlam zamanla değişmez.
Ama başka herşey zamanla değişmektedir.
Günümüzde İslam'ın ilkeleri çağdaş yaşam için yeterli değildir.
Hiç bir dinin ilkeleri çağdaş yaşamla örtüşmez ve bağdaşmaz.
Dolayısıyla bir dine yönelmek, günümüzde iyi insan olmak için yeterli değildir.
Tabii ateist olmak da iyi insan olmak için yeterli sayılmamalıdır.
Tek başına yalın ateizm herhangi bir değerden yoksundur.
Ayrıca.. Bazı değerleri olan üstün yetenekli ve başarılı bir insanın ateist olmasının ateizme bir yararı yoktur.
Ateizmi seçen üstün yetenekli insan onları ateizme yansıtamaz.
Başka ilkeleri olmayan insan ise, ateizmin özgür düşünce ilkesini kullanarak kendisini ilerletebilir.
Ama şurası ihmal edilmemelidir ki ateistin kendini örnek olarak gösterip ateizmi yaymaya çalışması açıkça bir dayatmadır. Bunu ancak onu örnek olarak gösteren bir diğer ateist yapabilir.
Ateistlein teistlerden daha üstün olduğu görüşü kabul edilemez.
Ama ateistin kendisi bir örnek oluşturup idol olabilir. Orası ateistin istemi dışında kalan bir olaydır. Ona kendisi karar vermeyecektir.
Zaten ateizmi başka türlü yaymak oldukça zordur.
Ateizmi yaymak için ateistlerin örnek oluşturup idol olmalarından başka çare yoktur bile diyebiliriz.
Bu da her başarılı insanın ateist olduğunun bilinmesini gerektirir.
Ülkemizde ateizmi bu yöntemle yaymak mümkündür.
Özgür düşüncenin önemi geniş kitleler tarafından kabul edilirse, zamanla onu ilerde ateizm izleyebilecektir.
Özgür düşüncenin en büyük özelliği ve değeri, ateizmin de temelini oluşturmasıdır. Böyle bir temele dayanan ateizm kendini dayatmaya gereksinim duymaz.
İslam ise kendisini insanlığa dayatan, dayatmak zorunda olan bir dindir.
Çağdaş değerlerden yoksun olduğu için bunu yapmak zorundadır İslam.
Çünkü İslam başka türlü yayılamaz.
Ateizm kendini insanlığa dayatamaz.
O zaman İslam'dan farkı kalmaz ve bir dogma olur.
Bu nitelik ateizmin hem en zayıf tarafıdır, hem de bütün gücü, hatta herşeyidir.
Ateizmi dayatarak yayamazsınız. Yaymamalısınız.
Bu bağlamda dayatmamanın ne anlama geldiğini de iyi bilmek gerekiyor.
Dayatmamak yalnız herkesi ateist yapmak için her çareye baş vurmamak demek değildir.
Aynı zamanda kötü örnek de olmamak, ateist olmayanları aşağılamamak da demektir.
Çünkü o yaklaşımlar da dayatmadır.
Ateizm ateistlere bir şeyler kazandırmaz. Ateist olmak bir marifet değildir.
Bazıları ateist oldukları için bir değer ve saygınlık kazandıklarını sanmaktadırlar.
Onların kazandığı bir şey yoktur.
İslam’ı seçenlerin ilk etapta bazı kazançları olabilir.
Örneğin bir hapishanede işlediği suçtan dolayı yıllardır yatan, hor görülen, aşağılanan, itilip kakılan birisi, Mlüslüman olunca İslam camiası tarafından bağrına basılmakta ve bir adam yerine konulmaktadır. Bu o suçlu için önemli bir kazançtır.
Ama aynı şeyi bir ateist için söyleyemeyiz. Ateizm ateiste hiç bir kazanç sağlamaz. Bir Müslüman’ın İslam’ı terkedip ateist olması ona bir yarar sağlamaz. Ateizmin kazandıracağı değerler, ona istediği gibi olabilmesi ve özgür düşünebilmesi için olanak sağlamak ve onu düşünmeye teşvik etmektir. Bunlardan yararlanmak ateistin sorumluluğudur. Ateist olmak bir marifet değildir. Sadece kişinin kendisini ilerletmesi yolunda atacağı bir adımdır. Ateizm bir araçtır yani. Kişinin kendisini ilerletebilmesi için kazandığı bir fırsattır.
O fırsatı iyi değerlendiren için ateizmin bir yararından bahsedebiliriz. Ama ateist olduktan sonra yan gelip yatan için ateizm hiç de yararlı ve kişiye kazanç sağlayan bir eğilim değildir.
Bu bağlamda ateist ile teist arasındaki en büyük fark, teistin kendisini ilerletebilmesinin önünde bir takım engellerin olması ve onları aşmanın olanaksızlığıdır. Din teistlerin kendi öğretilerinin dışında kalan ilkelere maruz kalmasını yasaklar. Bu yüzden dindarların dünya görüşü ve düşünce ufukları dardır.
Ateistin önünde herhangi bir engel yoktur. Ateist insan istediği iyi kötü her şey olabilir. Ama çoğu kere insanların doğal güdüsü onların iyi olmaları yönündedir.
Dolayısıyla bir dogmayı izlemeyen insanların topluma dogmatik olanlardan daha yararlı olacağını düşünmek yanlış değildir.
İnsan bir şey olacaksa, olabildiği kadar iyisi olsun diyorum ben. Ne olursa olsun. Orası o kadar farketmemeli.
Kalabalığı izleyen bir Müslüman'la, kalabalığı izleyen bir ateist arasında ben fark görmüyorum. Her ikisi de kendi inançları veya onun olmaması doğrultusunda davranıyor ve kendilerine ve insanlığa bir şey kazandırmıyor.
Ateistlerin insanlığa kazandıracakları şeylerin, Müslüman'ların kazandıracaklarından daha fazla olacağını düşünüyorum.
Hatta o kazançlar için sınırsız bile diyebilirim. Müslüman'lar ağızları ile kuş tutsalar, ancak bir dereceye kadar kendilerini ilerletebilir ve insanlığa hizmet edebilirler.
Buna rağmen bence vasat bir ateist, vasat bir Müslüman'dan daha yeğlenir biri olmamalı. Toplumda her ikisinin de ayrı bir yeri olmalı.
Umarım ateist olma nedenimi yeterince açıkladım.
Comments