QUANTUM ALAN KURAMI
1930’lu ve 40’lı yıllarda aralarında Shrödinger, Dirak, Pauli, Dyson ve Feynman’in de olduğu kuramsal fizikçiler, quantum mekaniğini anlamaya yönelik matematiksel formüller oluşturmaya çalışmışlardır. Shrödinger’in quantum dalga çözümü buna en yakın olanıdır. Yine de sonuç kesin olmayıp, yaklaşıktır. Bu çözüm quantum mekaniğinin çılgın mikroskopik dünyasını anlamaya ve ifade etmeye yetmemiştir. Çünkü Schrödinger Einstein’ın özel görelik kuramını kendi matematik formüllerine eklememiştir. Yani madde ve enerji arasındaki ilişkiyi formüllerinde belirtmeyi ihmal etmiştir. Bir süre sonra fizikçiler özel görelik kuramı olmadan quantum mekaniği ile ilgili matematiksel hesapların güvenilir olmayacağını anlamışlardır.
Enerji kendini çok çesitli şekillerde belirtmektedir. E=MC2 formülünü ihmal etmeye olanak yoktur. Schrödinger’in yaklaşımı madde, enerji ve hareket arasındaki ilişkiyi dikkate almadan gerçekleştirilmiştir. Bu eksik ve yanlış bir yaklaşımdır.
Bunun üzerine fizikçiler, önce elektromanyetik kuvvetin madde ile ilişkisinin quantum davranışına “Einstein’ın özel görelik kuramını” da eklemişlerdir. Başka bir deyişle, madde ve elektromanyetik kuvvetin quantum fiziği muvacehesindeki ilişkisine özel görelik kuramı ile ilgili hesaplar da dahil edilmişlerdir. Böylece “quantum elektrodinamik” ortaya çıkmıştır. Bu quantum alan kuramının bir örnegidir.
Quantum olmasının nedeni, her türlü olasalık ve belirsizliğin daha başından formüle eklenmiş olmasıdır. Aynı zamanda bu bir alan kuramıdır, çünkü quantum ilkesi ile daha önceden tanımlanan kuvvet alanı nosyonlarını birlikte içermektedir. Yani eski ve kabul edilen özel görelik kuramı ve quantum ilkelerini bünyesinde birlikte barındırmaktadır. Bu nedende dolayı da aynı zamanda görelidir.
Quantum elektrodinamiği doğal bir fenomenin, o zaman kadar başarılmış en kesin kuramı olarak kabul edilir. Quantum elektrodinamiği sayesinde fizikçiler fotonların en küçük ışık birimi olduğunu kesin olarak kanıtlamışlar ve onların, elektrikle yüklü parçacıklar, örnegin elektronlarla, nasıl bir ilişki kurduklarını matematiksel oarak mükemmel bir şekilde açıklamışlardır.
Fizikçiler daha sonra quantum elektrodinamiğini, kuvvetli ve zayıf nükleer kuvvetlere de uygulamışar ve quantum chromodinamic (kromodinamik) ve quantum zayıfelektro (electroweak) kuramlarını geliştirmişlerdir.
Bütün bu çalismalarin sonucunda neler kazanılmıştır?
Shledon Glashow, Abdus Salam ve Steven Weinberg, çok farklı nitelikler içermelerine rağmen, zayıf nükleer kuvvetle, elektromanyetik kuvvetin, yüksek ısı altında birleşebileceklerini kuramsal olarak kanıtlamışlardır. Bu çalışmalarindan dolayı Nobel fizik ödülüne layık görülen bu araştırıcılar Big Bang’in ilk anlarında bu kuvvetlerin birleşmiş durumda olduklarını kanıtlamışlar ve o kuvvete zayıfelektro (electroweak) kuvvet adını vermişlerdir. Isıyı biraz daha artırınca onlara güçlü nükleer kuvvet de katılmaktadır. Ancak ısı ne kadar artırılırsa artırılsın, çekim kuvveti bu kuvvetlere eşlik etmemektedir.
Birleşen kuvvetler etkilerini spesifik parçacıklar aracılığı ile göstermektedirler. Elektromanyetik kuvvet fotonlar, güçlü nükleer kuvvet gluon’lar ve zayıf nükleer kuvvet ise W ve Z bozonları aracılığı ile etkilerini göstermektedirler. Çekim kuvvetinin etkisini göstermede aracılık eden parçacık henüz bulunamamıştır ama, daha şimdiden ismi verilmiştir. Bu parçacıklar graviton olarak adlandırılmıştır.
Bu konunun ayrıntılarına kısaca değinmek istiyorum:
Elektrikle yüklü parçacıkların, örnegin elektronların, birbirlerini ittiğini biliyoruz. Elektronların çevresinde bir elektrik alanı vardır. Bir bulut gibi elektronu çepeçevre kuşatan bu alan aslında bir kuvvet alanı olup, diğer elektronların bu alana girmesine izin vermez. Benzer yüklü elektronlar birbirlerini iterler. Bu itme nasıl başarılır?
Elektrik yüklü parçacıkların çevresine bulut şeklinde bir alan olduğuna değinmiştik. Bu alanda fotonlar vardır. Bu fotonlar ışık fotonlarından farklıdırlar. İki elektron birbirlerine yaklaşırsa, bu fotonlar aracılığı ile birbirlerinin varlığından haberdar olurlar. Yani foton alış verişi yapılır. Birbirlerini tanıdıktan sonra davranışları değişir. Karşı yüklere sahip iseler birbirlerini çekerler, aynı yüke sahip iseler, birbirlerini iterler. Fotonlar bu etkiden sorumlu güçler değillerdir. Sadece bir atomaltı parçacıktan diğerine mesaj iletirler.
Güçlü nükleer kuvvet quarkları, proton ve nötronların içinde bir arada tutar ve bunu gluonlar aracılığı ile başarır. Gluonlar burada mesaj ileten parçacıklardır.
Zayıf nükleer kuvvet etkisini W ve Z bozonları ile iletir.
Atomaltı evrende madde parçacıkları birbirleri ile bu bozonlar aracılığı ile ilişki kurarlar. Onlar mesaj ileten güçler olarak kullanılırlar. Bu durumda fotonların ısı, ışık, itici ve çekici kuvvetleri ileten birer araç oldukları söylenebilir. Gluonların kaynağı quark’lardır. Bozonlar ise zayıf nükleer kuvvetin manifestasyonunda kullanılırlar. Zayıf nükleler kuvvetin manifestasyonunda rolleri olan W ve Z bozonları da quark kaynaklı olmalıdırlar.
Yukarda değindiğim gibi çekimi diğer kuvvetlele birleştirmek mümkün olamamıştır. Bu nedenden dolayı quantum çekim alanı kuramı yoktur. Quantum mekaniğinin en zayıf tarafı çekim alanı kuramı içermemesidir. Einstein'ın genel görelik kuramı aslında çekim alanı kuramdır. Ama bu alan kuramının quantum mekanik karşılığı yoktur. Çekim kuvvetini quantum mekaniği ile açıklamak mümkün değildir.
Recent Comments