Duvarda saraydan kız kaçırma motifli,
Halı....
Yerde iri bir ayı postu,
Seccade.....
Yüksek tavanlı, geniş pencereli,
Fuaye....
Elimden tutan,
Sevgi dolu,
Yaşlı bir adam..
Dedem kadar muhterem
Beni öpüp, bağrına basan,
Yaşlı bir kadın,
Ninem gibi, nur içinde,
Apaydın...
Arada bir gelen,
Kim olduklarını bilmediğim,
Misafirler...
Geniş bir masa,
Ve etrafında,
Dua eden müslümanlar...
Annem de var, babam da,
Bu tatlı manzarada.
Kardeşlerim henüz yok daha dünyada...
Kimin kucağındayım, acaba?
Atılan topla beraber,
Açılan iftar,
Allah-u ekber..
Tattığım ilk acı biber,
Yaksa da dilimi, damağımı,
Onlar,
Eski güzel günler..
Gözlerimde canlanan,
İlk bilinçli anılar,
Bunlar...
Gözlerimi açtığım İslam,
Gözlerimi kapatıp tekrar,
Açmaya kalmadan,
Geçen masum yıllar,
İlk müslüman anılar,
Ne kadar da çabuk,
Kayboldular...
ANNEANNEM
Tatlı gülümsemelerin eksik olmadığı,
Nur gibi bir yüz...
Takındığı türbanın saklamakta güçlük çektiği,
Dalga dalga kıvırcık saçlar,
Gri-beyaz...
Neşe dolu güzel yüzü süsleyen,
Bir çift gri-mavi göz.
Koyu bir tesettürün altında bile zerafeti belli,
İnce, narin bir beden..
Bütün servetini taşıdığı tahta bavulla,
Kızları arasında mekik dokuyan,
Dul müslüman bayan......
Anneannem.......
Lime lime olmuş deri kaplı,
Kilitleri çoktan aşınmış,
Bütün köşe metalleri paslı.
İki kere gittiği Hicaz'dan daha yeni dönmüş,
Ortasından iple bağlı,
Kararmaya yüz tutmuş cevizden yapılmış,
Tek gözlü ve eski....
Tahta bavul....
MÜSLÜMAN ZENGİNLİK..
Altın harflerin dantel gibi süslediği,
Atadan kalma,
El yazması bir Kur'an...
Torunluk...
Artık kıbleden şaşmayan,
Eski bir pusula,
Kapağı kırık...
Birkaç tesbih ve
Küçük bir seccade..
Beş vakit namazlık...
Her saat başını vuran,
Çalar saat..
Sahurluk.....
Bir iki iç çamaşırı,
Bir gecelik,
Birkaç elbise, çorap ve,
Bir çifte terlik..
Tahta bavulla gitmediği yer kalmayan,
Müslüman zenginlik..
ANNEM...
Gri-mavi gözler,
Işık ışık..
Gür kahve saçlar,
Kıvırcık.....
Dolgun yanaklar,
Allıklık...
Gülümseyen dudaklar,
Aydınlık....
Her istediğini başaran,
Becerikli..
Her tuttuğunu koparan,
İnatcı mı inatcı !
Hep doğru olan,
Hep en akıllı...
Kadınlık, karılık,
Annelik, ninelik.....
Yenemediği tek şey kaldı,
Annemin,
Yaşlılık......
Çok direndi ama, olmadı..
Kaçamadı, kurtulamadı..
Ne yazık!
Birgün onu da öldürecek,
O kaçınılmaz,
Yaşlılık.....
Kocasını,
Ve bütün arkadaşlarını,
Kaybetti...
Geride bir tek,
Güvencesi kaldı,
Annemin,
Artık....
O eski bir dost,
Ve inandığı tek dayanak,
Nihai kurtuluş ve,
Son umut....
O Allah'a kullukluk....
Bütün ömür izlediği.
İslam O.....
Sorgusuz güvendiği...
Hem O, hem de,
Yoksul Müslümanlık.......
BABAM...
Hep sertti,
Haşindi,
Ondan hatırladıklarım.
Gülümsemelerini,
Hemen hiç anımsamadığım....
Hep acıyı çağrıştırır,
Onunla ilgili anılar,
Çelişki doludurlar..
Belki de nedeni,
Sivri dili ve ağır elleridir..
Annemin hem boyun eğerek,
Koynuna aldığı,
Hem de birçok kereler,
İsyan ederek,
Yataktan attığı,
Bir insandır...
Son söz hep annemin olmuştur ama,
Onunkileri de yabana atmayalım,
Çünkü onlar da hep,
Dediğim dediktir,
Türünden önemsiz itirazlardır.
İnançsızlıktı,
İnancı...
Mantıktı,
Mantıksızlığı..
Severdi ama, hiç belli etmezdi,
Sevdiği gibi mi inanmazdı?
Yoksa, inanmadığı gibi mi severdi?
Hiç bilinmezdi....
Allah konusunda ise,
Kimseye taviz vermezdi.
İnanca yenilmedi babam,
İnançsız öldü...
Bilincini yitirdiği an,
Ateistliğini de yitirmişti,
İslam'ın elinde oyuncak oldu..
Musalla taşında yıkandı,
Cenaze namazı kılındı,
Müslüman usulleri ile defnedildi...
Ne acı !
Bir zamanların değerli adamı,
Bir ömür ateist yaşayan babam,
Öldü,
Müslüman oldu.....
HACI
Recent Comments