İSLAM VE KRİZ ANLARINDA YARGILAMA.....
Kriz anlarında insanların karar verme ve yargılama yetenekleri önemli ölçüde yanılgıya uğrayabilir. Bu gibi durumlarda insanların çoğu, normal koşullarda asla yapmayacakları hataları yapmaya, akıllarından geçmesi olanaksız düşüncelere ılımlı bakmaya, kabul etmeleri olanaksız fantestik dedikoduları ciddiye almaya başlarlar. Rasyonelite normu değişir ve yeni ve aşırı bir boyutta yeniden tesis edilir.
Normalde insanların her türlü davranış örnekleri, psikolojik alt yapılarının dışa yansıyan gösterilerinden başka bir şey değildir. Bu alt yapı gerçeklerden ne kadar uzak ise, kriz anında kişinin algıları o kadar sapkın nitelikler kazanabilir. Bazılarında krizler, algıları o kadar çok değiştirebilir ki, kişi halüsinasyonlar görmeye ve duymaya, yepyeni bir realmde ve başka bir boyutta yaşamaya, çarptıttığı değerleri reel gerçekler olarak görmeye başlar.
Aslında bu durum herkes için geçerlidir. Dünyanın en akıllı, bilgili, kültürlü, mantıklı ve dirayetli insanları için bile tek bir gerçek yoktur. İnsan psikolojisinin çeşitli düzeylerini tutan gerçekler vardır. Aynı olduğu sanılan sosyal ve doğal süreçlerden hepimiz farklı şekillerde etkilenir, onları farklı şekillerde algılarız. Aynı sürece maruz kalan insanların algıları birbirleri ile hemen hiç örtüşmeyebilir. Sanki her birey için ayrı ve farklı gerçekler vardır.
Yetiştiğimiz ortam ve yetiştirilme tarzımız, bize empoze edilen inançlar, kendi çıkarsamalarımızın ürünü olan düşüncelerimiz, önyargılarımız, gördüklerimiz, duyduklarımız ve kişiliğimiz, olguları kendimize göre algılayıp, yorumlamamızın nedenlerinden sadece birkaçıdır. Diğerleri arasında kişisel duyarlıklarımız, yanılma, yanıltılma, ihanet ve aldatılmalarımız, karşılaştığımız çeşitli maddi ve manevi zorluklar ve diğer değişgenler sayılabilir. Bütün bunların çeşitli oranlarda karışımından oluşan ve kişiliğimizin bir parçası olan rasyonel ve mantıklı düşüncelerimiz kriz anlarında, termostat kurulur gibi, yeniden ayarlanır. Kişi o zamana kadar hiç karşılaşmadığı yepyeni bir dizi gerçeklerle karşı karşıya kalır ve çoğu kere bu gibi durumlarda doğru, rasyonel ve mantıklı yargılama yeteneğini kaybeder. Başka bir kişiliğe bürünür. Sapkınlaşır.
İlginç olarak bazılarımız belki de hep kriz anında yaşıyor bile olabiliriz. Psikolojik sorunları olanlarımız, din gibi dogmalara ve sapkın doktrinlere maruz kalmış bir çocukluk ve gençlik dönemlerinden geçenlerimiz için yaşam, diğer insanlarınkinden çok daha farklı bir serüven olabilir....
İslam müritlerini sürekli olarak kriz anında tutan bir dindir. Davaları uğruna intihar eden teröristlerin, Muhammed karikatürlerine isyan eden bağnazların, birbirlerini öldüren şii ve sünnilerin, masum çocuk ve kadınları acımasız katleden psikopatların, ölen karıları ile ilk altı saat içinde çiftleşme hakkına sahip abazaların ve aç kalınca karılarını yeme hakkına sahip sapıkların psikolojisini başka türlü açıklamaya olanak yoktur. Fakirlik, düşkünlük, bağımlılık, çaresizlik, fanetizm ve cehalet, kişileri sürekli kriz anında tutarak, onların akıl, mantık, sağduyu ve rasyonalitlerini erozyona uğratabilir ve onları ilahi güçlerin kölesi yapabilir.