Bilim, efsaneler ve dinler arasında sanıldığının aksine sınırlar, insanların çoğu için kesin olmayıp, belirsiz ve müphemdir. İnsan yaşamına o sınırlar anlam verir ve yaşamı o sınırlar belirleyerek, renklendirir. İnsan ne yalnız din ve efsanelere güvenerek, ne de yalnız yalın bilime dayanarak yaşayabilir. İnsanın yaşamı çoğu kere bu üçünün karışımından oluşmuştur.
Efsaneler, çağdas bilimden çok önceleri, doğal olguları açıklamak için ortaya atılan görüşlerden başka bir şey değillerdir. Dinler de efsanelerden yararlanarak insan yaşamında kendilerine bir yer açan sosyal olgulardan başka bir şey değillerdir.
Efsaneler zamanla değişebilir. Ama dinlerin parçası olduktan sonra artık değişmeleri mümkün olmayabilir. Ama onlara yenileri eklenebilir. Dinler efsanelerin bu niteliklerinden dolayı katı, yaşama kendilerine göre anlamlar veren ve onu yönlendiren, çok zor ve yavaş değişen sosyal kurumlardır.
Diğer dinlerden farklı olarak İslam bir yandan Müslüman'ların yaşamına sapkın anlamlar verirken, öte yandan doğal olguları açıklamaya çalışır. İslam'ın kendisi bir efsanedir. Eski Yunan dinleri gibi, tümüyle mitolojik bir başlangıcı vardır. Onun gibi de ayrıntılara önem verir.
Bilim, efsane ve din birbirlerine dolaşık kavramlardır. Günümüzde bile bu üçlü bu ilginç dolaşıklığı sürdürmektedir. Bunun en güzel örnegi bilimsel olduğu ileri sürülen İslam'dır.
İslam ile ilgili hemen her iddia efsanedir. Yalnız bir din değil, aynı zamanda sosyo-ekonomik bir sistem ve yaşam tarzı da olan İslam, insanlığı yarattığı efsane ile büyülemiştir. Günümüzde pratik edilen dinlerin hiç birisi İslam kadar ayrıntılı ve planlı efsaneler üzerine inşa edilmemiştir. İslam esfanesi o kadar ayrıntılıdır ki, günümüzde onun boyutlarını saptamak, hatta imgelemek bile, çok zordur. İslam işte o kadar büyük bir efsanedir.
İslam’ın ilgilenmediği ve değiştirmediği hemen hiç bir sosyo-ekonomik olgu yoktur. Kendi tarihini yazan İslam, insanlığa o tarihi o şekilde empoze etmiştir ki, artık tamamını düzeltmek mümkün bile olmayabilir.
Bilimin yapması gerekenler, en azından bundan sonraki insanlık tarihini İslam'ın elinden kurtarmak için özel bir çaba göstermek olmalıdır. Bilimin İslam hakkında, İslam'ın ileri sürdüğü bütün tarihsel olguları yeniden değerlendirmesi gerekmektedir.
Bu aynı zamanda ateistlerin de omuzlarına düşen bir görevdir. İslam'la ilgili her şeyin sorgulanması gerekmektedir. Ama her şeyin. İstisnasız her şeyin... İslam afyonu kanımıza geçmiş, ateist, teist hepimizin aklını uyuşturmuştur. Büyük bir gerçek olan İslam'ın efsaneler üzerine inşa edilmiş olması ve onların günümüzde de devam etmesi, kendini akıllı sanan insanlık için ilginç bir ironidir.
Selam, ben bir müslümanım ve bu yazıda hangi efsanenin İslam'a referans olduğu ile ilgili bir kanıt cümlesi yada tarihi bir bilgi göremedim. Eğer İslam gerçekten uydurma ise ve Kur-an'ı Kerim'de "bütün insanlar ve cinler bir araya toplansalar dahi bu kitabın bir benzerini yazamazlar" şeklinde bir meydan okuma varsa ve bu mesajın bir benzeri (her meslekten insanları, bilim adamlarını,edebiyatçıları ve felsefecileri bünyesinde barındırdığını unutmayın) 1400 yıldır yazılamadıysa, sizin bu sözde uydurma metin gibi metnin oluşturulabileceğini ve bunu yapmanın kolay olduğunu ispatlamanız gerekmez mi? Yazınızı "İslam efsanedir" şeklinde basit bir karalayış ve ateistlere gaz verme kaygısıyla yazılmış bir yazı olarak değerlendiriyorum.
Posted by: Müslüman | 06/27/2017 at 02:38 PM