Yörede yaşayan Hristiyanlar İslam'ın başlangıcına ışık tutabilir mi?
İslam tarihini yakından inceleyenler yörede yaşayan Hristiyan ve Yahudi kabilelerde yazılan eski eserlerden yararlanarak İslam tarihi hakkında özgün bilgiler elde etmeye çalışmışlardır. Ancak yöredeki kilise ve manastırların yazılı kayıtlarını inceleyenler onların İslam'ın başlangıcı ve peygamberi hakkında en ufak bir bilgi bile içermediğini gözlemlemişlerdir. Gerçek İslam tarihi hakkında doğru olarak bilinen hemen hiçbir bilgi mevcut değildir. İslam tarihi tarihin karanlık sayfaları arasında kaybolmuştur. Bilinmemektedir. Ve belki de asla doğru olarak bilinemeyecektir. Çünkü hiç bir zaman mevcut İslam tarihini destekleyen veya reddeden delillerle karşılaşılmayacaktır. Bu bağlamda delil yokluğu, yokluğun delili olarak kabul edilmek zorundadır. İslam tarihi, Muhammed ve Kur'an gibi, koca bir efsanedir.
İran'ın İslam tarihi, İslam tarihine ışık tutabilir mi?
Arap'ların İran'ı 7nci ve 8'nci yüzyıllarda fethedip işgal ettiğine inanılmaktadır. Aslında fethetmekle işgali birbirlerinden soyutlamak gerekiyor. Çünkü her fethi uzun yıllar işgal izlemeyebilir. Ve çoğu kere de izlememiştir. İşgalin devam edebilmesi için işgal eden kuvvetin geride asker bırakması gerekmektedir. İşgalci topraklardan çıkar çıkmaz, yöre halkı eski yaşamına, gelenek ve göreneklerine dönecektir. Nitekim Moğol istilalarından sonra olanlar budur. Timur Osmanlı imparatorluğunda sadece fetret devri denen geçici bir döneme neden olmuş, Osmanlı imparatorluğunu ve üzerinde yaşayan toplumların yaşamlarını derin bir şekilde etkileyememiştir. Timurun işgal ettiği yerlerde hiç bir kalıcı etkisi olmamıştır.
Ama Arap istilası öyle değildir. Arap'lar etrafa hızla yayılarak imparatorluklarını kurarlarken beraberlerinde, işgal ettikleri yöre halklarının yaşamlarını tümüyle ve sürekli olarak değiştirecek ilginç bir gücü de birlikte getirmişlerdir. O güç İslam'dır. Arap'ların artık işgal ettikleri topraklarda filen varlıklarını sürdürmeleri için bir neden yoktur. İşgal edilen yerler yalnız İslamlaştırılmamışlardır. Aynı zamanda Araplaştırılmışlardır da..
Ama İran bu bağlamda ilginç bir istisnadır. Persler hiç kuşkusuz İslamlaştırılmışlardır ama, Araplaştırılamamışlardır. Bunun çesitli nedenleri olabilir. Hepsi de birer kuramdır. Hiçbirinin kesinliği yoktur. Ama bu durumun mantıklı bir açıklamasını yapmak mümkündür.
İslam, Pers'ler ve Arap'lar arasında yayılmadan önce onların etkilendiği ortak bir kaynaktan çıkmış bir din olabilir mi?
Paylaşilan o kaynak Arap'lara ait olabilir. Ama o kaynağın doğası hakkında bilinenler çok azdır. Bazılarına göre o kaynak Arap'lar olmayıp Hristiyanlıktır. Bazı iddialara göre İslam, Hristiyanlığın bir kültü olarak başlamış ve Persler ve Arap'lar arasında yayılırken farklı kulvarlarda ilerlemiştir.
Arap ve Pers toplumları arasında mevcut içsel sosyal farklardan dolayı buna şaşmamak gerekir. İran İslamlaşmıştır ama, Araplaşmamıştır. Çünkü Araplaşması dominan bir gücün orada sürekli kalmasını gerektirir. O güç İslam ise, ki Suriye, Mısır ve Kuzey Afrika'yı hem İslamlaştırmıştır, hem de Araplaştırmıştır-İran'ı Araplaştıramamıştır. Çünkü İran İslam'ı Arap'lardan almamış olabilir. Belki de Pers'ler İslam'ı Arap'ların da aldığı ortak bir kaynaktan almışlardır. Şiilik Sünnilikten oldukça farklı bir dindir diyebiliriz. Şiiliği İslam'ın bir mezhebi olarak kabul etmek doğru olmayabilir. Eğer Muhammed ve halifeler yaşamadı iseler, Şiiliği başka türlü açıklamak gerekmektedir.
Bernard Lewis'e göre Şiilik, Sünnilik gibi bağımsız olarak ortaya çıkan bir dindir. İran'ın İslam tarihi, İslam tarihine de ışık tutabilir ve İslam'ın başlangıcınını çok daha öncelere gittiğinin delillerinden biri olabilir.
Yazılı tarihi olmayan Arap'ların, 23 yıl gibi kısa bir süre içinde müthis ve insanlık tarihini değiştiren bir dizi olaylara şahit oldukları halde, ne kendilerinin ne de komşu toplumların onlardan bahsetmemesinin ve onlara ait kayıtların, belgelerin, delillerin ve artefaktların olmamasının anlamı nedir?
Bu azımsanacak ve ihmal edilebilecek bir delil yokluğu değildir.
İslam'ın yazılı tarihi İslam'ın başlangıç tarihi olamaz. Çünkü herşeyden önce öyle bir tarih yoktur. Olsaydı belgeleri, delilleri, artefaktları olurdu. Onlarsız bizi tatmin edecek, bilimsel bir tarih yazılamaz. Ama bu demek değildir ki onlarsız bir tarih yazılamaz.
Yazılabilir ve yazılmışdır da. İslam o tarihi yazmış ve onu bütün insanlığa dayatmıştır.
Comments