İslam efsanesi nasıl başlamıştır?
Başlangıcından günümüze kadar iyi bilindiği sanılan İslam tarihinin bir efsane olabileceğini düşündünüz mü hiç? Eğer Muhammed yaşamamış ve Kur'an'ı yazıp, İslam'ı başlatmamışsa, İslam gerçek anlamda bir efsane olmaktan başka ne olabilir?
Muhammed yaşamadıysa, İslam nasıl başlamıştır?
Muhammed'in doğum yılı kesin olarak bilinmiyor belki ama, öldügü yıl kesin. Geride bıraktığı mirasını biliyoruz. Koca İslam dini ve ilk İslam imparatorluğu. Yazdığı Kur'an her yıl onbinlerce baskı yapıyor ve milyarları büyülemeye devam ediyor.
Geride bıraktığı dinini, karılarını, aşklarını, kaçamaklarını, develerini, savaşlarını, ölmeden önce söylediği son sözlerini, mezarını, doğduğu evi, saltanatını ve halifeliğini nasıl inkar edebiliriz?
Çocuk yaşında evlendiği Ayşeyi, Hafsanın odasında seviştiği cariyesi Mısırlı çingene Marya'yı, gözünü horoz gagaladığı için ölen oğlu Kasım'ı, Marya'dan doğan İbrahim'in ölümünü, katlettiği Yahudileri, Arap şairlerini ve zenginlerini, ölüme gönderdiği ilk Müslüman'ları nasıl unutabiliriz?
Muhammed yaşamadı ise onun yerine kim yaşadı? Musa ve İsa yaşamadı derken bile onların yerine birilerinin yaşamış olduklarını farzediyoruz. Muhammed yaşamadı ise, onun yerine başka bir Muhammed mutlaka yaşamıştır demek zorunda değil miyiz?
Kimdir o yaşamamış Muhammed'in yerine yaşayan Muhammed? Muhammed gerçekten yaşamış mıdır? Yoksa Muhammed de binbir gece masallarından esinlenilerek yaratılan koca bir efsane midir?
İsa ve Musa denen peygamberler büyük bir olasılıkkla nasıl yaşamadı ve onların yerine nasıl iki meczup yaşatıldı ise, yüceltilen, göklere çıkartılan, el üstünde tutulan, toz kondurulmayan ve hakkında yüzlerce biyografi yazılan Muhammed de yaşamamış ama, yaşatılmış olabilir mi?
Hemen her zaman kahramanların, şehit ve gazilerin, bazen seri katillerin, ilginç başarıları olan tarihsel kişiliklerin, iyi kötü her ünlünün yaşamı abartılır ve efsaneleştirilir. Musa ve İsa'nın yaşamları da efsaneleştirilmiştir. Onların yaşayıp yaşamadığı bilinmemektedir. Daha doğrusu onları simgeleyen birileri muhtemelen yaşamıştır. Ama yaşayanın gerçek kimliğini, karakterini, yaşama verdiği anlamı, ahlakını, din ve inançlarını, hırs ve ihtiraslarını, arzu ve isteklerini, tutkularını bilmeye, hatta doğru olarak bile tahmin etmeye olanak yoktur.
Bütün bunlar o tarihsel figürün geride bıraktığı eserlerine, yani soyut ve somut mirasına bakarak tahmin edilir ve arkasından yazılanlar onun biyografisinin bir parçasını oluşturur. Tarihin karanlık sayfalarına gömülen gerçekten yaşamış ya da yaşamamış kahramanların hemen hiç birisi ölerek yok olmazlar.
Kör ölür, badem gözlü olur derler. Onlar ölür ve vücutları yok olur ama, efsanevi kişilikleri ve yaşamları asıl ondan sonra başlar ve haklarında ortaya atılan abartılar zamanlara sığmaz, çığ gibi büyüyerek günümüze kadar ulaşır. Geçmişte yaşayanın veya yaşadığı farzedilenin gerçek kimliği ve karakteri açıklık kazanacağına, kalın bir sis bulutunun arkasında kaybolur gider. Ama söylentiler durmaz. Onun karakteri hakkında yeni efsaneler ortaya atılır. Ölen kahramanın yok olarak kaybolmasına izin verilmez. Ardından onun yaşamını simgeleyen çok sayıda öyküler anlatılır. O kendisinden sonra gelen nesillerin malı olmuştur artık. Nasıl yaşadığına onlar karar vereceklerdir.
Comments