Cehaletin İslam’ın sahip olduğu büyük bir güç olduğuna değinmiştik. Cehaletin yanı sıra İslam’a büyük bir güç daha eşlik eder. O da ümmetdir. Müslüman’lar hep birlikte bir ümmet oluştururlar. Müslüman’lar güçlerini bu ümmetten, yani birbirlerinden alırlar. Geçmişte bu hep böyle olmuştur. Ayrıca Müslüman’lar öteden beri teröre baş vururlar. İslam terörünün çekirdeginde yalnız fakirlik, düşkünlük, umutsuzluk, bağnazlık ve cehalet yoktur. Aynı zamanda Muhammed’in manevi varlığı etrafında bir araya gelen Müslüman’ların oluşturduğu ümmet kavramı da vardır. Müslüman’lar birbirlerini korurlar, severler ve desteklerler. Birbirlerine sahip çikarlar. Hayali de olsa, bir tehdit altında olduklarına inanan Müslüman’lar, ona topluca yaptıkları eylemlerle karşi gelirler. Buna tek kelime ile cihad denir.
Maruz kalınan tehdidin doğası ve kapsamı hakkında bir konsensusa varılamıyorsa, büyük çapta bir tepki olan cihadın yerini, küçük çapta bir reaksiyon olan terörizm alır. İslam arada bir teröre baş vurur. Çünkü buna mecburdur.. Çünkü başka çaresi yoktur. Fakir, cahil, bağnaz ve düşkün Müslüman’ların kendilerini başka türlü belirtmeleri ve başka yollara baş vurarak davalarını savunmaları olanaksızdır. Günümüzde İslam’ın elindeki tek etkili güç terörizmdir. Terörizm zayıf, kültür ve entellektüalite yönünden geri ve güçsüz toplumların, zengin ve daha uygar ülkeleri dize getirebileceği tek yöntemdir. Terörizm Batı’nın romantizm olarak nitelendirdiği kavramlar içinde incelenmelidir.
Terörizm insansal bir çılgınlıktır ve birçok insansal etkinlik gibi, manevi bir başlangıca sahiptir. Her insan terörist olamaz. Yalnız inançları çok kuvvetli olanlar olabilir. Hatta bu bile yetmeyebilir. İmanın Allah aşkı ile bezenmis olması gerekir. Kendini vücuda sarılan bir bomba ile havaya uçurmak sanıldığı kadar basit bir fenomen değildir. Müthiş bir davranıştır. Yine de İslam’da çok sayıda romantik terörist vardır. Sayıları milyonları bulur. Çünkü doğası itibarıyla İslam, terörist yetiştiren bir sistemdir. Fakirlik, düşkünlük ve umutsuzluk terörizmin en önemli katalizörleridir. İslam ülkeleri fakirdirler. İslam’ın kendisi aslında zor bir dindir. Müritlerinden büyük fedakarlıklar ister. Kendini Allah adına feda etmek onlardan biridir. Bütün bu nitelikler bir araya gelince ortaya son derece patlayıcı bir karışım çikmaktadir.
İslam geçmişte teröre baş vurmuştur.
İslam günümüzde terörizme baş vurmaktadır.
İslam ilerde terörizme baş vuracaktur.
Bunlar kaçınılmaz yalın gerçeklerdir.
Peki bu İslam’ın kabahati midir?
Elbette! Kabahat başka nerde olabilir? Kabahati bin Ladin’de ve diğer terörist örgütlerde aramak, sorumluluğu başkalarına havale etmek demektir.
İslam’ın başka çaresi yoktur.
İslam öldürecektir.
İslam mümkün olduğu kadar çok zındık öldürmelidir.
Türk aydınları ve diğerleri kitleler halinde katledilmelidirler. İslam’ın temeli bu tür asasinasyonlar üzerine kurulmuştur. Muhammed’in dini katliamlar, cinayetler, suikstler ve cihad üzerine inşa edilmiştir.
Bu terörist etkinlikler de, cehalet gibi, İslam’ın kamçısıdır.
Arada bir ünlü kişileri öldürmek, sağda sonda canlı bombalar patlatmak, geride kalanlar için önemli bir dersdir.
İslam terörün ta kendisidir.
Comments
You can follow this conversation by subscribing to the comment feed for this post.