TANRI KAVRAMI NASIL BİR DÜŞÜNCENİN ÜRÜNÜDÜR?
Mantık ve bilimsel düşünce, bilimsellik için yeterli değildir. Onlar bilimselliğin ön koşullarıdır. Her bilimsel düşüncenin doğru olması diye bir kural yoktur. Zaten çoğu yanlıştır. Bir iki istisnası ile bir kural olarak bilimsel düşüncenin kesin olarak doğru olabilmesi için laboratuvarda denenmesi ve deneylerin tekrarlanabilmesi gerekmektedir. Ya da büyük bir laboratuvar olan evrende bu düşünceler gözlemlenebilmelidir. Çoğu kere bunlar mümkün olmadığından, maddeyi yoktan var eden her kuram, büyük bir olasalıkla, tam olarak doğru değildir. Yaratılışın gizemini çözmeyi amaçlayan kuramlardan biri doğru bile olsa, her hangi bir şekilde kanıtlanamayacağından dolayı, doğru veya yanlış olması şimdilik önemli değildir.
Mantık ve bilimsel düşünce yolu ile açıklanamayan olguların var olması bizi Tanrı kavramına götürmektedir.
Ayrıca mantık ve bilimsel düşünce aracılığı ile açıklanamayan olguların var olması, onları ilerde bilimin çözebileceğini telkin eden varsayımlardır.
Bilim onları çözerek ilerler.
İnsan düşünce ve imajinasyonunun belli bir sınırı olmadığından dolayı, insan mantık ve bilimsel düşüncesinin de belli bir limiti olmamalıdır. Ancak, insan düşünce ve imajinasyonunun belli bir sınırı olmamasına rağmen, mantık ve bilimsel düşünce, mevcut koşullara ve içinde yaşanılan zamanın bilimsellik ve anlayış ölçülerine uymak zorunda olacaklarından, bir limite sahip olmalıdırlar.
Başka bir deyişle limit insan mantığının ve ona uygun olan bilimsel düşüncesinin doğasında mevcuttur.
Bu durumda insan düşünce ve imajinasyonunun belli sınırları olmadığı öncülü yanlıştır. Mantığa ve zamanın bilimsel gerçeklerine dayanarak hüküm veren insan düşüncesinin bir limiti olmalıdır.
Mantık ve bilimsel düşüncenin doğasında olan limit, limitsiz insan düşünce ve imajinasyonuna yansıyarak, onları etkileyecektir.
İnsan düşünce ve imajinasyonunun bir limiti olmamasına rağmen, mantık ve bilimsel bir çerçeve içinde kalmaya zorlanan insan düşünce ve imajinasyonu, ister istemez kendini kısıtlamak zorunda kalacak ve bir limite sahip olacaktır.
Başka bir deyişle, her düşünülen ve imgelenen olgu mantıklı ve bilimsel olmayabilir.
Bilim ve mantık, normal insan düşünce ve imajinasyonunun limitini saptar.
İnsan düşünce ve imajinasyonunun bu sınırlamadan kendini arındırması, mantık ve bilimsellikten uzaklaşmasını gerektirir.
İşte o zaman insan düşünce ve imajinasyonu tam anlamı ile özgürlüğe kavuşmuş demektir.
Mantık ve bilimsellik koşulları aranmayan insan düşünce ve imajinasyonlarının sınırı yoktur.
Tanrı kavramı bilimsel değildir. En iyimser bir olasalıkla, bilim aracılığı ile ne Tanrı’ya ulaşılabilir, ne de O’nun varlığı reddedilebilir.
Görüldüğü üzere, Tanrı kavramı mantığa ve bilimselliğe dayanmayan ve onlarla sınırlı olmayan düşünce ve imajinasyonların ürünüdür.