Arada bir Musluman’lardan işitiriz: Hakkında somut bir delil olmasa da, Allah’a inanmakla kaybedeceğiniz bir şey yoktur derler, Müslünmanlar…
Allah varsa kanzancınız sonsuz olacaktır. Öldükten sonar mutluluğa ve ebedi yaşama kavuşacaksınız.
Allah yoksa da kaybedeceğiniz bir şey olmayacaktır. Allah’a inanmakla ve ona dua etmekle içinizdeki zehirleri atacağınızdan, yine siz kazanacaksınız. Allah’a inanmamakta israr etmek düşüncesizliktir, aptallıktır, inatçılıktır, hatta ahlaksızlıktır.
Ey kafasız ateistler: Ne bekliyorsunuz? Kaybedeceğiniz ne olabilir? Gelin bizlere katılın. Allah’ı ve İslam’ı kabul edin. Mutlu ve ebedi yaşama şansını boş yere reddetmeyin. Kendinize yazık etmeyin.
Bu çağrı, uyarı ve davet oldukça mantıklı görünüyor, değil mi? İnkarcı bir zındık olmakla bir şey kazanamazsınız. Allah gerçekten varsa eğer, hepiniz O’na inanmadığınız için, cehennemde ebediyen yanacaksınız. Allah yoksa eğer, sizin için bir şey farketmemeli. Çünkü her hal-u karda kendi düşüncelerinize göre zaten yok olup gitmeyecek misiniz?
Gelin birlikte bu mükemmel görünen mantığı inceleyelim. Bakalım altından ne gibi bir çapanoğlu çıkacak.
Bu mantıksal çıkarım Pascal’s wager olarak bilinir. Pascal’ın kumara, bahsi, anlamına gelen, eski bir Hristiyan hükmüdür. Müslümanlar çok sonraları bu ifadeyi Hristiyanlıktan çalmışlardır. Peki bu hükümde bir yanlışlık, hata veya kusur olabilir mi?
Ne demiştik bu darbımesel için? Pascal’s wager demiştik. Pascal’ın bahsi veya kumarı yani.. Öyleyse önce Pascal’ın yaşamına ve başarılarına kısa bir göz atalım:
Pascal 1623-1662 yılları arasında yaşamış ve genç ölmüş bir Fransız matematikçisi. İstatistiğin temellerini atan ve ilk pratikte kullanılır hesap makinesini yapan bir bilim adamıdır. 1654 yılında bir gün Pascal nasıl olduysa derin bir tefekküre dalar ve ondan dindar biri olarak çıkar. O günden sonar kendini dine ve felsefeye veren koyu bir dindar olur. Zaten kızkardeşi de kendini dine adamış bir rahibedir. Aslında Pascal son derece iyi huylu, vicdanı bol, dürüst bir insandır. Fakirlere acırk. Onlar için ilk taşıma servisini oluşturmuştur. Kazancını fakirlerle paylaşmaktan çekinmez. Bu üstünlüklerinin yanı sıra Pascal yukarda değindiğimiz darbımeseli (Pascal’ın Kumarını) ortaya atmıştır. Aslında Pascal muhtemelen böyle bir mantık oyunu ile her insanı ikna edemeyeceğini biliyordur belki ama,istatistiği bulan biri olarak, bu hükmün çoğu insanı ikna edebileceğini düşünmektedir. Pascal’ın bu hükmünde ne gibi yanlışlar olabilir?
Herşeyden önce Hristiyanların inandığı Tanrı, tek hükmeden Tanrı olmayabilir. Peki o zaman tek hükmeden Tanrı Allah ise ne olacak?
Bu durumda Hristiyanlığın Tanrısına inansanız da cehennemliksiniz, inanmasanız da… Yani bir Tanrıya inanmak her zaman ödemez. Spesifik bir Tanrıya inanmanın kişiye bir yararı olmaz. Tanrı tek ise O Hristiyanlığın dışında herhangi bir dinin, örneğin İslam’ın, Tanrısı olabilir. Müslümanlar Hristiyan Tanrısının değil, Allah’ın gerçek Tanrı olduğunu söyler dururlar. İslam’a göre Hristiyanlığın Tanrının oğlu olarak lanse ettiği İsa aslında sedece bir peygambedir.
Buna rağmen, ilginç olarak, Hristiyan Tanrısı için ileri sürdüklerimiz İslam’ın Tanrısı olan Allah için de geçerlidir. O’nun da gerçek tek Tanrı olduğunun somut delilleri yoktur. Hangi dinin Tanrısının gerçek olduğu bilinmemektedir. Başka bir deyişle her hangi bir dinin Tanrısına inanmakla bir kumar oynanmaktadir. Çünkü o Tanrının kesinliği yoktur. Dinler arasındaki büyük farklardan dolayı, Tanrı’nın tek olmaması gerektiği kesindir. Kesin olmayan hangi Tanrıya inanılacağıdır.
Tanrı inancı kumar oynamanın ötesine gitmediğinden, gerçekleri yansıtmaz. Bu inanç daha çok olasılıklarla, yani istatistiklerle bağdaşır. Referans alınan Tanrının kesinliği yoktur. Kesinliğini istatistiki olarak da bilmek zordur. Çünkü kaç Tanrıya inanıldığı kesin değildir. Bu daha çok bir inanç sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Hristiyanlar İsa’nın Tanrı'nın oğlu olduğuna inanırlar. Müslümanlar bu inancı reddederler ve İsa’nın bir insan ve peygamber olduğunu kurgularlar. Bu inançlardan hangisi doğrudur? Diğer Tanrı kavramlarını da dikkate alırsak diyebiliriz ki, iki tarafın da yanlış olma olasılığı bir tarafın doğru olma olasılığından çok daha yüksektir.
Mezhepleri de dikkate alırsak sorun iyice karmaşıklaşmaktadır. Her mezhebin kendine göre Tanrı kavramı, ritüelleri, ilkeleri vardır. Yalnız Hristiyanlıkta 20 bin civarında mezhebin olduğu söyleniyor. Müslümanlıkta mezhep sayısının o kadar fazla olmamasına ragmen mevcut mezhepler sorunları çoğaltmakta yeterlidir.
Bütün bu gözlemler tek ve gerçek bir Tanrı kavramı ile bağdaşmıyor. Tek bir Tanrıya inananmakta israr etmek kumar oynamanın ötesine gitmiyor.
Bu mantığı güderek seçeneklerinizi iyice daraltıp, sonunda mantıklı bir sonuca varabilir misiniz? Böyle bir mantık silsilesine dayanarak Hristiyan, Müslüman, Yahudi, Budist falan olabilir misiniz?
Konuyu tartışmayı bitirmeden önce bir noktaya daha değinelim.
Ey dindarlar…Özellikle Müslümanlar:
Bütün bu tartışmalar sizlere egoistic bir argüman gibi gelmiyor mu? Kendi Tanrınızı ve dininizi neden bu kadar çok beğeniyorsunuz? Bu bir tür ukelalık, kendini beğenmişlik ve vurdumduymazlık değil mi? Çözümü olmadığı izlenimi veren bu duruma nasıl bir çözüm bulabiliriz. Bu öyle bir çözüm olsun ki, hem Pascal’ın kumara ile bağdaşsın, hem de istatistiki olarak çok daha olası bir durum sergilesin.
Hangi Tanrı’nın dinini seçersek seçelim, istatistiki olarak yanlış olma olasılığı çok yüksektir. Çünkü hangi Tanrının gerçek ve kuvvetli olduğunu bilmiyoruz. Tanrı’nın var olma olasılığı yüzde 50 ise ateist görüş çok daha gerçekçi değil mi? Ateizm bir inanç olmaktan öte, teizmi reddeden bilimsel bir gözlem değil mi? Ateizm tarafından reddedilen teizm istatistiksel olarak kendi içinde tutarsız değil mi? Ateizmde öyle bir tutarsızlık yok. Çünkü Tanrı yoksa onunla ilgili neler varsa onlar da yok olacaklardır. Yoklukta tutarsızlık da yoktur.
Bir Tanrı’nın varlık olasılığı yüzde 50 ise ve o olasılık tutarsızlıklar içeriyorsa, bir Tanrı’nın olmaması olasılığı çok daha mantıklıdır. Pascal’ın kumarını oynarken Tanrı’nın varlığına değil, yokluğuna bahse girin. Çünkü Tanrı’nın varlığındaki tutarsızlıklardan dolayı, kazanma şansınız yüzde 50’nin çok daha üstünde olacaktır.