Kasırgalarla canlılar arasındaki benzelikler nelerdir? Tsunami dalgaları neden evrimin temel ilkesi olan doğal seçilimin bir fizik yasası olduğunun kanıtıdır? Bir düzensizliği simgelediği söylenen entropi neden evrendeki düzenden sorumludur? Canlı vücudundaki işlevsel ahenkten ve düzenden sorumlu bir santral otorite var mıdır? Hortumlar, kasırgalar ve depremler gibi doğal felaketler düzeni mi simgelerler, yoksa düzensizliği mi? Bilinci maddenin davranışları ile açıklayabilir miyiz?
Günlük yaşamımızda karşılaştığımız her olay, gözlemlediğimiz her olgu, yaşadığımız her deneyim ve varlığından haberdar olduğumuz her süreç, madde ve enerjinin davranış şekillerinin geride bıraktığı izlerdir. Madde ve enerjinin davranışları sürekli olarak değişmekte ve bu değişikliklerden bazıları geride derlenebilir bilgiler olarak birikmektedir. Bu birikime zaman da eşlik etmekte ve davranış şekillerine katılarak onların daha derin anlamlar kazanmasını sağlamaktadır.
İnsan olarak yaşamımızı diğer canlılarla karşılaştırınca kendimizde bulduğumuz, diğer canlılarda olmadıklarını farzettiğimiz, hatta onlara yakıştıramadığımız bazı ilginç niteliklerle karşılaşıyor, nesnellikten uzaklaşıyoruz. Bu o kadar emin bir uzaklaşma ki, bize hayvan aslımızı ve sadece diğer bir canlı türü olduğumuz gerçeğini ihmal ettirebiliyor. Moleküler düzeyde bir solucandan farklı olmadığımız gözlemi bizi çok rahatsız ediyor ve bu sinir bozucu durum bizi insan olarak yaşamımıza anlam verecek, diğer canlılarda olmayan üstün nitelikler aramaya sevkediyor. İlginç olarak hemen her seferinde aradıklarımızın çoğunu buluyoruz. Kendiliğinden menkul ve yanlış da olsa, üstünlüğümüzün tescili anlamına gelen bu durum bizi rahatlatıyor. Ama bunun bilimsel bir çözüm olmadığını da biliyoruz. Çünkü büyük bir engel olarak karşımıza çıkan bencil egomuzu aşmadan yaşamın gizemini çözemeyeceğimizi bilecek kadar akıllıyız.
Bu kitapla biz insanın hislerine ve egosuna değil, gerçekten üstün olduklarından emin olduğumuz aklına, sağduyularına ve sezgilerine hitabediyoruz. Ayrıca onların bize diğer canlılardan ve cansız maddeden intikal ettiğini de özellikle vurgulamak istiyoruz. Bu kitapta biz akıllı bir canlı olarak önyargılarımızdan mümkün olduğu kadar uzaklaşmaya çalışacak ve maddenin davranışları ile ilgili gözlemler bizi nereye götürürse, hiç çekinmeden, oraya gideceğiz. Akıllı canlılar olarak bir doğa harikası olabiliriz. Ama bunu kendimize değil, eseri olduğumuz doğaya borçluyuz. Bu gerçeği asla ihmal etmemeli ve ona karşı duyarsızlaşmamalıyız.
Son 12 yıl içinde ateistforum.org internet sitesinin Bilim Forumu'nda yayımlanan ileti ve makalelerden derlenen bu kitap, bilimsel tartışmalara iletileri, soruları, yorumları ve eleştirileri ile renk ve heyecan katan ve izleyicilerin bilgi dağarcığını zenginleştiren Ateistforum yazarlarına adanmıştır.”
This book which is mostly compiled from the author's scientific communications that are published in the science forum of the ateistforum.org within the last 12 years, dedicated to the ateistforum.org participants who enriched science forum with their exciting questions, dialogs, messages, critics and comments.
Canlılarla ilgili sorunların çoğu biyolojinin ilgi alanına girerler belki ama, fizikten yararlanmadan yaşamda anlam aramak, samanlıkta iğne aramaktan farksızdır.
Altough many of the problems related to living things is subject of biology, to search for the meaning of life without the benefit of physics is not much different than to look for a needle in a haystack.
ÖMER ALPAY ORUÇ MD. Pathologist. Boston, Massachusetts, USA.
BU KİTABIN YAZILIŞ NEDENİ....
İnsan hemen her olguda bir başlangıç arar. Columbia Dünya Tarihi, evrenin ve dünyanın tarih öncesi yaşamının kısa öyküsü ile başlar. Big Bang, galaksilerin, yıldızların, güneşin ve dünyanın oluşumu, jeolojik devirler ve evrim ile devam ederek, beşinci bölümde Mezopotomya'nın tarihi ile buluşur. Ondan sonrası insanlık tarihidir.
Biz de bu kitapta aynı geleneği izleyecek, canlı varlığımıza bir anlam verdiğini düşündüğümüz maddesel geçmişimizin ekzotik ve gizemli öyküsü ile başlayıp, maddenin davranış şekilleri ile devam ederek, sonunda canlılığın varlık nedeni ile buluşacağız. Ve haddimizi bilerek orada duracağız. Çünkü ondan sonrası maddeyi aşan ve evrene transend olan yaşamın, bilimsel öyküsüdür.
Bu kitapta özne canlı değildir. Maddedir. Bu kitap madde bakış açısından yazılmıştır. Bu kitapta okuyacaklarınız maddenin bilimsel serüvenidir. Bu serüvende madde kendini canlılık şeklinde de manifest edebilir, cansızlık şeklinde de. Aynı madde hem canlıdır, hem cansız. Bazen canlıdır, bazen cansız.
Elementer düzeyde maddenin fiziksel ve kimyasal davranışları, canlıda ve cansızda farksızdır. Buna rağmen maddenin canlılarda gözlemlenen kollektif davranışları, cansızlarda gözlemlenen kollektif davranışlardan farklıdır. Canlı ile cansız arasında mevcut en belirli fark da budur zaten. Peki ama neden arada böyle bir fark vardır? Bu farktan madde ile ilgili nasıl bir nitelik sorumludur? Madde bazı durumlarda neden ve nasıl canlı olarak nitelendirdiğimiz davranışlar kazanmaktadır? Bu evrensel bir davranış örnegi midir? Yoksa evrende yalnız dünyada karşılaşılan bir uç davranış mıdır? Bu soruların yanıtı yaşamla ilgili yeni teorilerin ortaya atılış ve bu kitabın yazılış nedenidir.
Hangi niteliklerin maddeyi canlı yaptığı, üzerinde henüz kesin bir konsensusun olmadığı, tartışmalı bir konudur. Geniş bir yelpaze oluşturan maddenin davranışları bir yerde canlı olarak nitelendirdiğimiz özellikler kazanmaktadır. Ama bu süreçte canlı-cansız sınırının nerede olduğunun ve canlılığın o sınırın neresinden başladığının kesinliği yoktur. Maddeyi canlı ve cansız olarak ikiye ayırmak sanıldığı kadar kolay değildir.
Madde ve enerjinin davranışlarının ayrıntılarını tartışırken, şimdiye kadar yapılan klasik açıklamalardan uzaklaşmanın ve soruna taze bir bakış açısından bakarak yaklaşmanın yararlı olacağını düşünüyoruz. Özellikle canlılar söz konusu olunca insan olarak bazı önyargilardan kendimizi soyutlayamamak gibi önemli bir kusurumuzun olduğu bir gerçektir. Bu kitapta onlardan kurtulmaya çalışacağız. Bu da gözlemlere değişik bir açıdan bakan, yeni ve özgün teorileri gerektirecektir. Hücresel olduğu için bireysel olduğu izlenimi uyandırmasına rağmen canlılık aslında, toplumsal ve ekolojik bir olgudur. Bu ilke tek hücreden oluşan canlılar için bile geçerlidir. Her canlı bir kolonidir. Yaşamın bu özelliğini dikkate almadan değil gizemini çözmek, boyutlarını anlamak bile mümkün değildir.
Big Bang kuramına göre evren sanal bir vakümda, çok kısa bir süre içinde, son derece büyük bir enerjinin birikmesi ve genişleyerek bir kısmının maddeye dönüşmesi sonucu oluşmuştur. Big Bang önemli bir yaratılış teorisidir. Bu teoriye göre evren, boyutları sonsuz olan bir boşlukta ortaya çıkıp genişlemiştir. Evren yoktan var olmamıştır. Daha önce mevcut olup, sonsuz boşluğu dolduran ve vaküm enerjisi olarak da bilinen doğası meçhul bir enerji türünün, belirsizlik ilkesine uyarak genişlemesi sonucu ortaya çıkmıştır. Başka bir deyişle vaküm enerjisi evrenin kaynak aldığı bir enerjidir. Doğası hakkında bilinenler çok azdır.
Evrenin görünüşü bizi aldatmasın. Evrende var olan herşey enerjidir. Şekilden şekle girebilen bu enerji yok edilemez ve ona yenileri eklenemez. Bu çok önemli ve temel bir doğa kanunudur. Evrende madde ve enerjinin her türlü davranışı, bu arada canlılık ve yaşam da, bu ana temanın varyasyonlarından ibarettir.
Evrenin yüzde 4'ünü oldukça iyi bildiğimiz olağan baryonik madde, yüzde 23'ünü, hakkında çok az bilgi sahibi olduğumuz karanlık baryonik madde ve yüzde 73'ünü, hakkında hemen hiçbir şey bilmediğimiz karanlık enerji oluşturmaktadır. Evrenin tümü enerji olduğu halde o enerji hakkında bilgi eksikliği vardır. Enerji evrendeki bütün etkinliklerden ve bu arada evrenin giderek artan bir hızla genişlemesinden de, sorumludur.
Evrenin her davranışı aslında enerjinin davranışıdır. Enerji doğası bilinmeyen, gizemli bir kuvvettir. Bu enerji bize varlığını maddeyi manüple ederek gösterir. İlginç olarak manüple edilen madde de bir başka enerji türüdür. Pür enerji çesitli kılıklara bürünmekte ve onlar birbirleri ile tepkileşmektedirler.
Canlı, madde ve enerjinin davranışlarından bazılarına anlam kazandıran bir sıfattır. Bazı niteliklere sahip olan maddenin canlı olduğu söylenir. Madde tarafından simgelenen canlılık temelde, kendisine özgü spesifik somut bir fiziksel yapının içinde enerji dönüşümlerinin gerçekleştiği ve idame ettirildiği soyut bir kavramdır. Somut olan canlı ve canlılık değildir! Onların çıktığı maddedir. Canlılık, somut maddenin davranışları sırasında açığa çıkan soyut bir kavramdır. Bir epifenomendir. Canlılığın kendisi madde değildir ama, maddenin aracılığı ile vardır.
NEDEN VE NASIL?
Evrenin ve evrende yaşamın ortaya çıkış senaryolarının hemen hepsinde kuramlar, onların nasıl ortaya çıktığı sorusunu yanıtlamaya çalışırlar. Bu temel konularda madde ve enerjinin neden oluştuğu sorusunu bazı ayrıntıları ile yanıtlamaya çalışan bir kuram henüz ortaya atılmamıştır. Evren neden vardır? Canlılık nedir ve canlılar neden vardırlar? Madde neden canlı diyebileceğimiz bazı ilginç ve sıradışı nitelikler kazanmakta ve onunla da yetinmeyip hücreler şeklinde organize olduktan sonra düşünmekte, tasarımlamakta, varlığına anlamlar vermeye çalışmakta, sevinmekte, üzülmekte, ızdırap çekmekte ve çektirmektedir? Cansız maddeyi bu şekilde davranmaya zorlayan ve kendi dışında yer alan bazı doğa üstü kanunlar mı vardır? Yoksa madde doğası gereği mi bu şekilde davranmak zorundadır?
Neden sorusu yanıtlanması çok daha zor ve temel bir sorudur. Nasıl sorusunu birden fazla alternatif kuramlarla yanıtlamak mümkündür. Bu bağlamda dikkat edilecek en önemli husus bu kuramların o anda bilinen, doğruluklarına inanılan, mantıklı gözlemlerle bağdaşmalarıdır. Bu yaklaşım neden sorusunu yanıtlamada yetersiz kalmaktadır. Çünkü rasyonel insan aklı yoktan varoluşun nedenlerini anlamada zorluk çekmektedir. İnsan aklı için yoktan var oluş imkansız bir olgudur.
İnsan aklı bir takım postulatlar oluşturarak bu engeli aşmaya çalışır. Postulatlar doğrulukları tartışmasız kabul edilen ve başlangıcı simgeleyen öncüllerdir. Başlangıçta doğası meçhul bir enerji vardır. Bu enerji Big Bang sırasında genişleyerek çoğalmış ve maddeye dönüşmüştür. Bu postulata göre içi enerji dolu sonsuz bir boşluk vardır. Bu boşluktaki enerjiden karşıtı ile birlikte ortaya çıktıktan ve 10^-21 saniye var olduktan sonra, yine karşıtı ile birlikte yok olan yalancı parçacıklar (virtual particles) sorumludur. Bu enerji belirsizlik ilkesine tabidir. Yani yalancı parçacıklardaki enerjinin belirsizliği vardır. Bu yalancı parçacıklardan birinde enerji belirsizlik kuralının etkisi altında false vacuum olarak genişlemiş ve maddeye dönüşerek evreni oluşturmuştur.
Bu kitabın ana teması canlılığın nasıl kazanıldığından çok, neden var olduğudur. Madde neden kendiliğinden örgütlenip organize olmakta ve canlılık kazanmaktadır? Cansız madde ne zaman, neden ve nasıl canlılık kazanmıştır? Canlılık maddenin nasıl bir davranış şeklidir? Bazı koşulların yerine getirildiği durumlarda bu davranış olağan ve sıradan mıdır, yoksa hala uç mudur? Bu bağlamda cevap veremeyeceğimiz en önemli soru, canlılığın evrende yaygın bir fenomen olup olmadığıdır.
Bu kitapta madde ve enerjinin davranış şekillerinden biri olan canlılığın gizemli doğasını, materyelist felsefeye sadık kalarak, çağdaş bilimsel gözlemlerin ışığında aydınlatmaya çalışacağız.