Daha önce 27'nci bölümde değindiğimiz gibi, kendiliğinden örgütlenme bir sistemin dış baskıların etkisi altında kalmadan bir düzene girmesidir. Sistemde içsel bir kontrol mekanizması vardır. Bu kontroldan sistemin öğelerinin karşılıklı tepkileşmeleri sorumludur. Bu öğeler çoğu kere basittirler ve bu nedenden doğal seçilimden daha kolay etkilenebilirler. Kendiliğinden örgütlenme sistemi oluşturan öğelerinin fiziksel doğasından bağımsızdır. Yani öğelerinin ilkelliği veya sofistikasyonu sisteme aynı derecede yansımaz. Önemli olan, hizmet edilen sistemin toplu işlevselliğidir. Bu organizasyon zaman ve mekanla ilgili olarak, kalıcı olabildiği gibi, geçici de olabilen bir olgudur.
Doğal seçilimin kendiliğinden örgütlenmenin daha sofistike bir şekli olduğu söylenir. Durum bu ise, Kendiliğinden Örgütlenme doğal seçilimin bir alternatifi olabilir mi?
Kendiliğinden örgütlenme mekanizmalarının fizik ve kimyanın içsel nitelikleri olması durumunda doğal seçilimin evrimsel önemi büyük ölçüde azalacak ve kendiliğinden örgütlenmenin evrimsel önemi artacaktır. Kendiliğinden örgütlenmenin fizik ve kimyanın içsel niteliklerinden biri olup olmadığını anlamak için klasik bir kendiliğinden örgütlenme deneyi olan Rayleigh-Bénard konveksiyon hücrelerini yakından incelememiz gerekmektedir.
http://en.wikipedia.org/wiki/Rayleigh%E2%80%93B%C3%A9nard_convection
İnce bir yağ tabakasını ısıtırsak, yüzeyde kendiliğinden Bénard hücreleri denen poligonal yapılar ortaya çıkar. Onların ortaya çıkma nedeni sıcaklık farkından dolayı, yüzey gerilimi ile birlikte, alttan yukarı ve yukardan aşağı inip çıkan akıntılar arasındaki tepkileşmelerdir. Uygun koşullarda bu hücreler hızla ve kendiliklerinden ortaya çıkarlar.
Bu özellik yalnız Bénard konveksiyonu için değil, genel olarak bütün kendiliğinden örgütlenme süreçleri için de geçerlidir. Kendiliğinden örgütlenme çevresel ajitasyonlara karşı duyarlı olduğu için, sürecin başlamasını ve devamını sağlayan gerekli mekanizmaların yerine getirilmesi gerekmektedir. Canlılar çevresel karışıklıklar karşısında homeostazlarını idame ettiren regülatör işlemlere sahiptirler. Ama izole bir sistemde kendiliğinden örgütlenen süreçlerin bu lüksü yoktur. Çünkü onlarda regülatör diyebileceğimiz işlemler yokturlar.
Ancak böyle bir sistemin aktif olarak regüle edildiği ve bu regülasyonun kendiliğinden örgütlenmeyi davet ettiği durumlarda, çevresel ajitasyonların olması durumunda bile, bu süreç artık durmaz ve devam edebilir. Bu nedenlerden dolayı her ne kadar doğal seçilim kendiliğinden örgütlenmek için karmaşık bir plan dizayn edemezse de, kendiliğinden örgütlenme sürecini başlatıp, dinamiklerini kontrol edebilir. Doğal seçilim kendiliğinden örgütlenmenin gerekli öğelerini seçebilir ve onu başlatabilir.
Kendiliğinden örgütlenme doğal seçilimin yerini alamaz. Onun aracılığı ile, ona hizmet etmek üzere, açığa çıkar. Başka bir deyişle kendiliklerinden örgütlenen sistemler doğal seçilim tarafından seçilirler. Doğal seçilim kendiliğinden örgütlenmenin gerçekleşmesinde dominan bir role sahip olup onun daha sofistike bir uygulamasıdır. Bu haliyle doğal seçilim biyolojik sistemleri de tutabilen fiziksel bir olgudur.