TİROTOKSİKOZUN KLİNİK BELİRTİLERİ VE DOKU VE ORGANLARA OLAN ETKİLERİ
Tirotoksikozda karşılaşılan belirti ve işaretlerin hepsi her hastada gelişmez. Hastaların yaşı, cinsiyeti ve çesitli diğer faktörler araya girer ve sonunda ortaya çıkan klinik tablo, tipik olarak tanımlanandan çok farklı bir görünüş alabilir. Premenopozdaki kadınlar oligomenore ve amenoreden yakınabilirler. İleri yaşlarda anjina pektoris ortaya çıkabilir ve kalp yetmezliği gelişebilir. Yaşlıları tutan apatetik tirotoksikozda(1) yalnız bir-iki semptom görülür ve klinik belirtilere hiperaktivite ve metabolik etkinlikte olan artmadan çok, yavaşlama, bunama ve miyopati belirtileri hakimdir. Hastalığın tipik belirtilerini içermeyen, hastalığın başlangıç döneminde olan, ve hipertiroidizm belirtileri göstermeyen hastalarda, Graves hastalığını tanımak olanaksız denecek kadar zordur.
Tirotoksikozun çesitli organ sistemlerine olan etkisi:
Diğer hormonlara göre çok daha yaygın etkilere sahip olan tiroksinin fazlalığı hemen her major organ sisteminin homeostazında oldukca önemli boyutlara ulaşabilen bozukluklara yol açabilir. Onların çoğu yaşamın kalitesinde düşmelere neden olurken, bir kaçı hastayı ölüme sürükleyebilir. Tiroid fırtınası bunlardan biridir. Aşağıda kısaca çesitli sistemlerin tirotoksikozdan nasıl etkilendiklerini inceleyeceğiz.
1) Tirotoksikozda metabolizma:
Hipermetabolizma tirotoksikozun en önemli belirtisidir. Ağır hastalığına rağmen iştahı giderek açılan hasta, artan metabolik gereksinimini tatmin edecek günlük kaloriyi alamaz ve kilo vermeye başlar(2). Her ne kadar bu kaybın çoğu yağ dokusu ise de, bazı hastalar, özellikle erkekler, kas kaybına da uğrarlar(3). Doktora ulaştığı zaman hasta ağırlığının ortalama yüzde 20'sini kaybetmiştir.
Tiroksinin en ilginç özelliklerinin başında birbirlerine tümüyle karşıt fizyolojik etkinlikler gösterebilmesi gelir. Bu hormon bir yandan protein sentezini hızlandırırken, öte yandan onun katabolizmasını artırır(4), glukoz absorbsiyonunu ve sentezini çabuklastırırken, yakımını kolaylaştırır. Hem kolesterol ve trigliseridlerin sentezini uyarır, hem onların klerensini artırır(5). Hipertiroksinemi durumlarında genel olarak katabolik, yıkıcı, tüketici etkiler, anabolik, yapıcı ve destekleyici etkilerden daha üstündür. Hastalarda negatif nitrojen dengesi gelişir ve normal trigliserid ve kolesterol düzeylerinde düşmeler görülür. Hastaların üçte birinde, serum glukoz düzeyinin normal olmasına rağmen, glukoz tolerans testlerinde, absorbsiyonda olan artmadan dolayı, bozuklular gelişir.(6). Diyabetli hastalarda gelişen hipertiroidizm, insüline olan gereksinimi artırır (7).
2) Tirotoksikoz ve endokrin sistem:
Hipertiroidizmli hastalarda kortizol'ün yarı ömrü kısalır(8). Her ne kadar serum kortizol düzeyinde önemli bir değişiklik olmazsa da, bu düzeyi korumakla yükümlü diğer endokrin sistemlerde, kortizonun kandan hızla çekilmesi ile ilgili yeni dengeye uyumu sağlamak için, bazı değişiklikler gelişir. ACTH ve adrenal kortizol sekresyonu artar.
Tirotoksikozis, hipofiz hormonlarının çoğunun metabolizmasını değiştirirse de, bu etki hipotiroidizmde karşılaşılan hipofiz bozukluklarından daha azdır. Tirotoksikozlu çocuların daha hızlı büyüdüğü saptanmıştır(9). Bu uzama büyüme hormonunda olan hipersekresyona bağlanmıştır(10). Ancak bu arada kemiklerin yaşlanması da hızlandığından, tedavi edilen çocuklarin boyu, normalde ulaşacakları boydan daha uzun olmayabilir. Prolaktin sekresyonu tirotoksikozdan önemli ölçüde etkilenmez. Tirotoksikozda serum prolaktin düzeyinde düşmeler(11) saptanmışsa da, bunun klinik olarak önemli olmadığına inanılmaktadır.
Tirotoksikozda, kadınlarda artan seks hormonlarını bağlayan globülin'e paralel olarak(12), metabolik klerensleri azalan serum estradiol ve estron düzeylerinde artmalar olur(13). Ancak bu hormonların serbest serum düzeyleri normalin altına iner. Aynı şey erkeklerde serum total testosteronu için de söz konusudur(14). Her ne kadar erkeklerde serbest testosteron düzeyi normal sınırlar içinde kalma eğilimi gösterirse de, androjenin östrojene olan ekstragonadal dönüşümü hızlanır, total serbest estradiol düzeyi artar ve hastalarda libido azalması, jinekomasti, sterilite ve empotans gelişebilir(15).
Klinik olarak hipertiroidizmli hastalar aşırı sempatik sistem belirtileri gösterirlerse de, kanda bu gözlemi destekleyecek bulgulara rastlanmayabilir. Katekolamin ve dopamin beta hidroksilaze düzeylerinde klinik gözlemlere uygun bir artma yerine, azalma dikkati çeker! Bu çelişkiyi bazı araştırıcılar adrenerjik reseptör aşağı regülasyonuna ve hücre içi etkinliklerde olan değişikliklere bağlamaktadırlar(16).
Graves hastalığında osteopeni ve osteoporoz gelişebilir(17). Postmenopozal kadınlarda vertebra kırıkları oluşabilir. Bundan tiroid hormonunun kemiklere olan direkt etkisi sorumludur. Burada da, diğer dokularda olduğu gibi, tiroid hormonu hem osteoblastları, hem de osteoklastları uyarır. Ancak osteoklastların uyarılmasına bağlı kemik yıkımı daha üstündür(18) ve ortaya çıkan hiperkalsemi, serum paratiroid hormonu ve 1,25 dihidroksi kolekalsiferol düzeylerinin düşmesine neden olur. Gayta ve idrarla kalsyum atımı artar(19). Serum düzeyi düşen 1,25 dihidroksi kolekalsiferol bağırsaktan yeterince kalsyum absorbe edilememesinin temel nedenidir. Böylece ortaya çıkan negatif kalsyum dengesi kısa bir süre içinde osteopeniye ve daha sonra osteoporoza yol açabilir.
3) Tirotoksikozda deri:
Hipertiroidizmli hastaların derisi yumuşak, kadifemsi bir yapı kazanmıştır. Saçlar ince, zarif, yumuşak bir nitelik alırsa da, hastalar arada bir alopesiye yenik düşebilirler. Hasta günün her saatinde normalin üstünde terler ve tipik olarak en küçük bir anksiyete ve efortta bile daha da çok terlemeye başlar. Bazı hastalarda lokalize hiperpigmentasyon-ki ilk defa 1900 yılında bildirilmiştir(20) veya vitiligo (21) gelişebilir.
4)Tirotoksikozda bağ dokusu:
Konnektif dokunun normal öğelerini şöyle sıralayabiliriz; Fibroblastlar ve bunlarla ilgili hücreler, örneğin yağ hücreleri, kondrositler vs, ara dokuyu dolduran makromoleküller, örneğin, kollajen, fibronektin, laminin, glukozaminoglukonlar, proteoglukonlar ve diğerleri.
Hipertiroidizmin en tipik deri belirtisini lokalize pretibial miksödem oluşturur. Hemen her zaman oftalmopatiyle birlikte görülürse de, tek başına da gelişebilir ve hatta Haşimoto tiroiditine bile eşlik edebilir(22). Mukopolisakkaridlerden zengin bir sıvının birikmesi ile nitelikli olan bu ödeme, tibia dışında, ön kol ve el parmaklarının ekstensör yüzlerinde de rastlanabilir. Miksödem teriminin kullanılmasına rağmen, hipotiroidizmle ilgisi yoktur(22). Normal deriden kesin bir sınırla ayrılan pretibial miksödem, portakal kabuğu gibi bir görünümü olan, dışa doğru gelişen, çesitli büyüklüklerde, hiperpigmante ve prüritik lezyonlardan oluşmuştur. Bazen bu lezyonlar bir araya gelip, geniş plaklara dönüşebilir. Etiyolojileri hakkında hemen hiç bir şey bilinmemektedir.
Bazı hastalarda deri belirtilerine tiroid akropaki (akro=uç, paki=kalınlaşma) denen ve hipertrofik pulmoner osteoartropatiden farklı, el ve ayak parmaklarının çomaklaşması ile karakterli bir durum eşlik edebilir. Akropaki, otoimmün tiroiditin en az karşılaşılan bir gösterisidir. Hemen her olguda oftalmopati ve lolakize miksödemle birlikte olma eğilimi gösterir. Ancak istisnalar vardır(23). Çoğu kere ağrısızdır. Aşırı akropakilerde ağrı olabilir. Radyolojide, parmaklarda yumuşak doku şişmesi ve subperiostal yeni kemik proliferasyon dikkati çeker. Bunun patolojisi ve tedavisi yeterince bilinmemektedir.
Deri fibroblastlarının, tiroid hormonuna, orbital fibroblastlardan daha duyarlı olduğuna inanılmaktadır(24). Bu niteliği diğer ajanlara karşı da gösteren fibroblastların, bulundukları yöreye özelleşmiş hücreler olduğu söylenebilir. Tiroksine fazla duyarlı olmayan orbita fibroblastları, prostaglandin E2’ye aşırı bir reaksiyon göstermektedirler(25). Tiroid hormonunun fibroblast metabolizması üzerine çesitli etkileri vardır.
Onikolizis denen ve tırnakların, tırnak yatağından ayrılması ile nitelikli durum da, tirotoksikozun seyri sırasında karşılaşılan ender bozukluklardandır. Onikolizis, antitiroid tedaviye olumlu bir yanıt vererek hızla düzelir.
Aşırı salgılanan tiroid hormonunun, iyileşen yaralarda gerilme direncini düşürdüğü saptanmıştır(26). İlginç olarak,T4'ü daha düşük olan hastlarda yara iyileşmesi hızlanmaktadır(27).
5) Tirotoksikozda göz belirtileri:
İnfiltratif ekzoftalmos ve göz kapağı retraksiyonu, göz kapağı tembelliği ile birlikte, Graves hastalığının tipik belirtilerindendir ve hemen her hastada gelişir. Her ne kadar ekzoftalmos'un geniş bir ayırıcı tanısı varsa da, Graves hastalığı ve Haşitoksikozis dışındaki diğer "tirotoksikozlarda" ekzoftalmosa rastlanmaz. Yalnız göz kapağı retraksiyonu ve tembelliği (lid lag) görülür. Bunun nedeni, ekzoftalmosun immünolojik nedenlere, diğer göz belirtilerinin ise tiroid hormonu çokluğuna bağlı olarak, gelişmesidir.
Tablo: Ekzoftalmos Nedenleri:
A) Endokrin hastalıklar:
Graves hastalığı,
Haşitoksikozis
B) Orbita tümörleri ve çesitli inflamasyonları
Primer,
Metastatik
Kistler, bening tümörler
Sarkoidozis,
Wegener Granülomatozu
Psödötümörler
Eozinofilik granüloma
C) Enfeksiyonlar: Bakteri-mantar-parasit vs.
D) Nöromüsküler hastalıklar: Miyotonia konjenita, miyastania gravis.
Aşırı tiroid hormonu tarafından normalin üstünde uyarılan sempatik sistem tarafından denetlenen üst göz kapağındaki Müller kası kontraksiyona uğrayarak, kapağın retraksiyonuna neden olur. Bu retraksiyondan dolayı, üst göz kapağı ile limbus aradında normalde görülmeyen beyaz sklera şeridi görülür hale gelir. Göz kırpmaları da azalan hastalar yukarı doğru bakarken alınları kırışmaz. Bu durumların ekzoftalmos ile hiç bir ilişkisi yoktur! Hipertiroidizmde ve tirotoksikozla ilgili diğer durumlarda görülür. Bu nedenle yalnız göz belirtilerine bakarak tiroid hastalığı tanısına ulaşmak olanaksızdır.
Ekzoftalmos dışındaki göz belirtileri anti adrenerjik ilaçlara olumlu bir yanıt verir ve tirotoksikozun düzelmesi ile birlikte kaybolur. Bunlara topluca spastik oftalmopatiler de denir.
Mekanik bir oftalmopati olan ekzoftalmos ise çok değişik bir seyir izler. Hastalarda kemozis, konjunktivitis, periorbital ödem, kornea ülserasyonları, optik nörit ve hatta sonunda optik atrofi gelişebilir. Hızla ilerleyen ağır ekzoftalmos için malign ekzoftalmos terimi kullanılır.
Graves oftalmopatisinin nedeni henüz bilinmemektedir. Tiroid ve retro-orbital dokuların paylaştığı bir hedef antijenden kuşkulanılmaktadır. Graves hastalığında TSH reseptörünün antijen olarak davrandığı ve buna karşı antikorların geliştiği bilinmektedir. İlginç olarak TSH reseptör proteninin benzeri antijenlere retrobulbar fibroblastlarda, kaslarda ve yağ dokusunda rastlanmıştır(28,29,30). Bu gözlemlerin ışığında şöyle bir senaryo ileri sürülmüştür(31):
Graves hastalığında, dolaşımdaki T hücreleri, tiroid folikül hücrelerinin taşıdığı bir antijene (örnegin, TSH reseptör proteinine) karşı saldırıya geçmektedir. Duyarlılık kazanan diğer T lenfositleri de, orbitaya infiltre olup(32), bu antijenlerin benzeri olan, fibroblast, kas ve yağ dokusu kökenli, bazı retro-orbital antijenlerle reaksiyona girmektedir. Bu reaksiyonların doğal bir ürünü olarak, bazı sitokinler (örneğin, interferonlar ve tümör nekroz faktörü vs) açığa çıkıp, doku içine sızmaktadır. Bu sitokinlere retrobulbar doku fibroblastları egzajere bir reaksiyon göstermekte ve ortama, glukozaminoglukonlar salgılamaktadır. Bu şekilde körüklenen enflamasyon durmaksızın sürüp gitmektedir. Bu arada gelişen lokal dolaşım bozukluğu periorbital ödeme ve kemozise yol açmaktadır. Glukozaminoglukanlardan yalnız hiyalüronik asite karşı antikorların geliştiği, dermatan sulfatın yeterince immünojenik olmadığı gözlemlenmiştir(33).
Oftalmopatinin ilk klinik belirtilerini gözde yabancı cisim olduğu duygusu oluşturur. Bu hastalarda göz arkası basıncı artmıştır. Lakrimasyon, fotofobi, bulanık görme ve diplopi gelişir. Ekzoftalmosdan dolayı öne doğu itilen gözde korneayı korumak çok önemlidir.
Hastaların çoğunda oftalmopati ya tirotoksikoza eşlik eder, ya da ondan kısa bir süre sonra gelişir. Bazı hastalarda ise, tirotoksikozdan yıllar önce ortaya çıktığı bildirilmiştir(34).
6) Tirotoksikozda kardio-vasküler sistem:
Hipertiroidizmde tiroksinin kalbe olan etkisinde artma görülür. Kalbin kasılma gücü, debisi, nabız ve kan basıncı artarken(35), hastalarda taşikardi, çarpıntı(36) olabilir. Hastaların yüzde 22'sinde atriyal fibrilasyon (37) ve onların bazılarında periferik embolizasyon gelişir.
Gallop ritmi ve sistolik üfürümle karakterli tirotoksik kardiyomiyopati korkulan bir komplikasyondur. Ancak yine de, eğer hastalarda diğer bir kalp hastalığı ve ağır bir atriyal fibrilasyon yoksa, konjestif kalp yetmezliği görülmeyebilir(38). Arteriosklerotik kalp hastalığı olanlarda anjina pektoris ve miyokard enfarktüsü gelişebilir.
7) Tirotoksikozda solunum sistemi:
Hipertiroidizm akciğerleri zedelemez. Solunum sistemini tutan belirtiler daha çok kan gazlarının parsiyel basınclarında olan değişiklikleri yansıtır. Solunumun hızı ve derinliği artırırken, solunum kaslarında hafif bir zayıflık gelişebilir. Solunum hız ve derinliğinin artmasından CO2 birikiminden çok, CO2’ye olan duyarlığın artması sorumludur(39). Bu durum, hipertiroidizmin olağan non-spesifik semptomlarından biri olan nefes darlığından sorumludur. Astmatik hastalarda gelişen tirotoksikoz, hastalığın ağırlaşmasına neden olabilir(40).
8) Tirotoksikozda gastro-intestinal sistem:
Bu sistemle iglili en yaygın komplikasyon hipermotilitedir. Mide hızla boşalır, ince ve kalın bağırsaklardan geçiş süresi kısalır ve hastalarda defekasyon sayısı artar(41). Bazı hastalar bu durumu diyare olarak nitelendirebilir. Tirotoksikozlu hastaların küçük bir bölümünde, karaciğer fonksiyonlarında bozukluklar gelişebilir, bilürübinin ve bazı enzimlerin, özellikle alkalen fosfataz ve transaminazların serum düzeyi artabilir(42). Bu anormalliklerin nedeni henüz bilinmemektedir. Vücudun diğer yörelerinden farklı olarak, hipertiroidizmin seyri sırasında, splanknik dolaşımda kan akımının artmaması karaciğerle ilgili bozuklukları açıklayabilir. Artmaya direnen splanknik dolaşım, karaciğerin artan metabolizmasını karşılayamayabilir ve hepatik ven oksijen satürasyonunda düşmeye ve yukarda değindiğimiz bozukluklara, hatta ileri dönemlerde, sarılık ve karaciğer nekrozlarına neden olabilir(43).
Bu arada karaciğer ilaç metabolizmasında da bazı değişiklikler olabilir. Bir yandan ilaçların sitokrom p450 ve glutasyon konjugasyonu ile ilgili metabolizmaları hızlanırken, öte yandan artan metabolik etkinliğe bağlı olarak toksik metabolitlerde artmalar görülür(44).
9) Tirotoksikozda hematolojik ve immünolojik sistem:
Hipertiroksineminin kırmızı küre sayısını çesitli nedenlerle artırmasına rağmen, (örnegin eritropoietin hipersekresyonu sonucu(45), ilginç olarak, hastalarda anemi bulgularına rastlanabilir. Klinik olarak belirti vermeyen bu çelişkinin nedeni, kırmızı kürelerle birlikte ve hatta onlardan daha da çok olarak artan plazma hacmidir.Pernisyöz anemi(46), trombositopenik purpura(47) gibi diğer hematolojik bozukluklar, ender olarak Graves hastalığına eşlik edebilir.
Tirotoksikozda immün sistem:
Graves hastalığında karşılaşılan diğer immün hastalıkları şöyle sıralayabiliriz; Diyabetes mellitus, adrenal yetmezliği, pernisyöz anemi, miyastania gravis, idiyopatik trombositopenik purpura, lenfatik hiperplazi ve diğerleri.
Son yıllarda yapılan bir yayına göre, tirotoksikozda, T, B ve NK hücrelerinin rölatif ve absolü sayılarında fazla değişiklik olmamaktadır(48).
Bazı hastalarda renal tübüler hücrelere karşı gelişmiş antikorların varlığı gösterilmiştir(49). Diğerlerinde ise, otoimmün tiroidit, renal tübüler asidozis ve Sjögren sendromunun birlikte geliştiği saptanmıştır. Bir çok tirotoksik hastada immün kompleks glomerülonefritleri ile karşılaşılmıştır(50,51,52). Bu hastaların bazılarında, antijenin tiroglobülin olduğu gösterilmiştir.
10) Tirotoksikozda böbrek:
Böbrek kan dolaşımı, glomerüler filtrasyon, tübüler reabsorbsiyon ve sekresyon artar(53), ancak serum elektrolit dengesinde anlamlı bir değişiklik oluşmaz. Polidipsi ve poliüri, serum osmalalitesinde hafif düşmelere neden olabilir. Hipertiroidizmde uyarılan susama refleksinin bu değişikliklerden sorumlu olduğuna inanılmaktadır(54).
Tirotoksikozun seyri sırasında, ender olarak, renal tübüler asidoz gelişebilir. Renal tübüler asidozun proksimal ve distal olmak üzere iki türü vardır. Proksimal renal tübüler asidoz renal bikarbonat kaybı ile niteliklidir. Tirotoksikozda gelişen renal tübüler asidoz ise distal olup, çoğu kere hipokalemi ile birlikte olma eğilimi gösterir. Ender olarak, bu asidoz, tübüler zedelenmeye ve renal asidoza yol açan nefrokalsinozisin bir komplikasyonu olarak ortaya çıkar(55). Graves hastalığının seyri sırasında karşılaşılan bazı renal tübüler asidozlarda, nefrokalsinozis olmayabilir ve asidoz, tedaviye yanıt vermeyebilir(56).
11) Tirotoksikozda genital sistem:
Neonatal Graves hastalığı ile doğan kız çocuklarında, genital sistem anomalilerine rastlanmamıştır. Püberteden hemen önce gelişen tirotoksikozlarda cinsel olgunlaşmada ve menarşda gecikme olduğu dikkati çekmiştir(57). Erişgin, tirotoksikozlu kadınlarda oligo-amenoreler oldukca olağandır(58). Bu kadınlarda seks hormon bağlayan globülin yoğunluğu artmıştır(59).
Erkeklerde dışardan verilen T4 ve T3’ün seks hormon bağlayan globülin düzeyinde artmaya neden olduğu gösterilmiştir(60,61). Tirotoksikozlu erkeklerde östrojenin biyolojik etkinliği artmıştır. Bu erkeklerde jinekomasti, örümcek anjiomlar ve libido azalması görülebilir(62,63).
12) Tirotoksikozda nörömüsküler sistem:
Tremor, hiperkinetizm, anksiyete, huzursuzluk olağan semptomlardandır. Yüksek frekanslı ince tremora çoğu kere ellerde, arada bir baş ve dilde de rastlanır. Refleksler aktiftir ve kas katabolizmasına bağlı proksimal kas zayıflığı sık karşılaşılan bulgulardandır. Farenks ve bulbar kasları tutabilen bu zayıflık, bazı hastalarda miyastania gravisi taklit edebilir. Hastalarda yutkunma güçlüğü ve ses kısıklığı gelişebilir(64).
Tirotoksik periodik paralizi, çoğu kere Graves hastalığının, arada bir toksik nodüler guatrın, toksik adenomların seyri sırasında gelişebilir(65,66). Hastalarda yaygın kas zayıflığı ve paralizi atakları görülür. Paralizinin nedeni, serum potasyumunun hızla hücre içine geçmesidir. Vücut potasyumunda azalma söz konusu değildir. Serum düzeyi hızla düşen potasyum, paralizilerden sorumludur(67).
13) Tirotoksikozda beyin:
Tirotoksikozda santral sinir sistemi ile ilgili çesitli nöropsikiatrik ve nörolojik bozukluklar gelişir.
Sinirlilik ve iritasyon en yaygın nöropsikiatrik bozuklukları oluşturur. Diğerleri arasında, depresyon, anksiyete, hipomanya, manya ve hatta şizofrenik belirtiler sayılabilir(68). Bazı hastalar tirotoksikoz tanısı almadan, direkt olarak psikiatrise gönderilebilir. Psikiatrik bozukluk, tirotoksikoz tedavisine olumlu bir yanıt verir ve ona paralel olarak düzelir(69).
Bu arada yapılan ilginç bir gözlemden bahsetmeden geçemeyeceğiz. Psikiatrik semptomları olan tirotoksikozlu bir hastada, elektroşok tedavisinden sonra tirotoksikozun düzeldiği gözlemlenmiştir.(70)!
Dikkati toplamada çekilen güçlük, çesitli bellek bozuklukları ve kompleks problemleri çözememe tirotoksikozluların olağan mental sorunlarındandır. Propranolun bu hastalarda belleği ve bozulan diğer mental etkinlikleri düzelttiği ileri sürülmüştür(71).
Sydenham koresine benzer bir korenin tirotoksikozun ender karşılaşılan komplikasyonlarından biri olduğu ileri sürülmüştür(72).
14) Tİrotoksikozda iskelet sistemi:
Kalsyum metabolizması tirotoksikozdan olumsuz olarak etkilenir ve hastalarda osteopeni (73), osteoporoz ve kalça kırıkları (74, 75) gelişebilir.
KAYNAKLAR-TİROTOKSİKOZUN KLİNİK BELİRTİLERİ VE DOKU VE ORGANLARA OLAN ETKİLERİ
1) Taylor, J.: Depression in thyrotoxicosis. Am. J. Psychiatry 132: 552, 1975.
2) Blahd, WD., Hays, MT.: Graves’ disease in the male: A revieş of 241 cases treated with and individually calculated dose of sodium iodine I 131. Arch Inter Med 129: 33, 1972.
3) Ransay, I.: Thyroid disease and muscle dysfunction. Chicago: Heinemann, 1974: 1.
4) Marchesini, G., Fabbri, A., Bianchi, GP., et al: Hepatic conversion of amino-nitrogen to urea in thyroid diseases. II. A study in hyperthyroid patients. Metab. clin Exp 43: 1028, 1994.
5) Kaciuba-Uscilko, H., Dudley, GA., Terjung, RL.: Influence of thyroid status on skeletal muscle LPL activity and TG uptake. Am J. Physiol. 238: E518, 1980.
6) Sestof, L., and Heding. L. G.: Hypersecretion of proinsulin in thyrotoxicosis. Diabetologia, 21: 103, 1981.
7) Coopan, R., and Kozak, G. P.: Hyperthyroidism and diabetes melitus: analysis of 70 patients. Arch. Intern. Med. 140: 370, 1980.
8) Peterson, RE.: Metabolism of adrenal cortical steroids: In Christy, NP. ed: The human adrenal cortex. New York: Harper and Row, 1971: 137.
9) Schlesinger, S., MacGillvray, MH., Munschauser, RW.: Acceleration of growth and bone maturation in childhood thyrotoxicosis. Pediatrics 83: 233, 1973.
10) Taylor, AL., finster, JL., Mintz, DH.: Metabolic clearance and production rates of human growth hormone. J. Clin. Invest. 48: 2349, 1969.
11) Snyder, PJ., Jacobs, LS., Utiger, RD., Daughaday, WH.: Thyroid hormone inhibition of the prolactin response to thyrotropin-releasing hormone. J. Clin Invest 52: 2324. 1973.
12) Rosner, W.: The functions of corticosteroid-binding globülin and sex hormone-binding globülin: recent advances. Endocr Rev. 11: 80, 1990.
13) Ridgway, EC., Longcope, C., Maloof, F.: Metabolic clearance and blood production rates of estradiol in hyperthyroidism. J. Clin. Endocrionol. Metab. 41: 491, 1975.
14) Ridgway, EC., Maloof, F., Longcope, C.: Androgen and oestrogen dynamics in hyperthyroidism. J. Endocrinol 95: 105, 1982.
15) O'brian, A. D., Lewin I. G., et al.: Reversible male sub-fertility due to hyperthyroidism. Br. Med. J. , 285: 691, 1982.
16) Bilezekian, J. P., and Loeb, J. N.: The influence of hyperthyroidism and hypothyroidism on alpha- and beta adrenergic receptor systems and adrenergic responsiveness. Endocrinol. Rev. 4: 378, 1983.
17) Jastrup, B. Mosekilde, R., et al.: Serum levels of vitamin D metabolites and bone remodeling in hyperthyroidism. Metabolism, 31: 126. 1982.
18) Krane, SM., Brownell, GL., Stanbury, JB., Corrigan, H.: The effect of thyroid disease on calcium metabolism in man. J. Clin. Invest. 35: 874. 1956.
19) Aub, JC., Bauer, W., Heath, C., Ropes, M.: Studies of calcium and phosphorous metabolism. III. The effects of the thyroid hormone and thyroid disease. J. Clin. Invest 7: 97, 1929.
20) Dore, SE.: Cutaneuos affections occurring in the course of Graves’ disease. Br. J. Dermatol 12: 353, 1900.
21) Ortonne, J-P., Mosher, DB., Fitzpatrick, TB.: Vitiligo and other hypomelanoses of hair and skin. New York, Plenum 1983: 182.
22) Fatourechi, V., Pajouhi, M., Fransway, AF.: Dermopathy of Graves disease (pretibial myçedema): Review of 150 cases. Medicine 73: 1, 1994.
23) Goette, DK.: Thyroid acropachy, Arch Dermatol 116: 205, 1980.
24) Smith, TJ., Bahn, RS., Gorman, CA.: Hormonal regulation of hyaluronate synthesis in cultured human fibroblasts: evidence for differences between retroocular and dermal fibroblasts. J. Clin. Endocrinol Metab. 69: 1019, 1989.
25) Smith, TJ., Wang, H-S., Hogg, MG., Henrikson, RC. Keese, CR., Giaver, I.: Prostaglandin E2 elicits a morphological change in cultured orbital fibroblasts form patients şith Graves’ ophthalmopathy. Proc. Natl. Acad. Sci USA, 91: 5094, 1994.
26) Moltke, E.: Wound healing influenced by thyroxine and thyrotropic hormone: a tensiometric study. Proc. Soc. Eçp. Biol. Med. 88: 596, 1955.
27) Barclay, THC., Cuthbertson, DP., Isaacs, A.: The influence of metabolic stimulants on wound healing: the influence of thyroid and 2,4-f dinitrophenol. İJexp. Physiol 32: 309, 1944.
28) Heufelder, AE., Dutton, CM., Sarkar, G., Donovan, KA., Bahn, RS.: Detection of TSH receptor RNA in cultured fibroblasts form patients with Graves’ ophthalmopathy and pretibial dermopathy. Thyroid 3: 297, 1993.
29) Paschke, R., Metcalfe, A., Alcalde, G., Vasart, G., Weetman, A.,Ludgate. : Presence of nonfunctional thyrotropin receptor variant transcripts in retroocular and other tissues. J.Clin. Endocrinol Metab 79: 1234, 1994.
30) Feliciello, A., Porcellini, A., ciullo, I., Bonavolonta,G., Avvedimento, EV., Fenzi, GF.: Expression of thyrotropin-receptor in RNA in healty and Graves’ disease retro-orbital tissues. Lancet, 342: 337, 1993.
31) Bahn, RS., Heugelder, AE.: Pathogenesis of Graves’ opthalmopathy NEJM. 329: 1468, 1993.
32) Kiljanski, J. I., Nebes, V., Wall, J. R.: The ocular muscle cells is a target of the immune system in endocrine ophthalmopathy, Int. Arch. Allergy, Immunol.106: 204-212, 1995.
33) Kahaly, G., Hansen, C.E., et al.: Glycosaminoglycan antibodies in endocrine ophthalmopathy. Horm. Metab. Res. 25: 637, 1993.
34) Gorman, CA.: temporal reltionship between onset of Graves’ opthalmopathy and diagnosis of thyrotoxicosis. Mayo Clin Proc 58: 515, 1983.
35) Buccino, RA., Spann, JF., Pool, PE., Sonnenblick, EH., Braunwald, E.: Influence of the thyroid state on the intrinsic contractile properties and energy stores of the myocardium, J. Clin. Invest. 46: 1669, 1967.
36) Biondi, B. Fazio, S., Carella, C., et al: Cardiac effects of long term thyrotropine-suppressive therapy with levothyroxine, J.Clin. Endocrin. Metab.. 77: 334, 1993.
37) Woeber, K. A.: Thyrotoxicosis and the heart, NEJM, 327: 94, 1992.
38) Sandler, G., Wilson, GM.: The nature and prognosis of heart disease in thyrotoxicosis. İJ Med. 28: 347, 1959.
39) Engel, LA., Ritchie, B.: Ventilatory response to inhaled carbon dioxide in hyperthyroidism. J. Appl. Physiol. 30: 173, 1971.
40) Settipane, GA., Schoenfeld, E., Hamolsky, MŞ.: Asthma and hyperthyroidism. J. Allergy Clin. Immmunol 49: 348, 1972.
41) Thomas,FB., Caldwell, JH., Greenberger, NJ.: Steathorrhea thyrotoxicosis: relation to hypermotility and excessive dietary fat. Ann. Intern. Med. 78: 669, 1973.
42) Huang, MJ., Li, KLl, Wei, JS., Wu, SS., Fan, KD., Liaw, YF.: Sequential liver and bone biochemical changes in hypyerthyroidism: prospective controlled follow-up study. Am. J. Gastroenterol. 89: 1071, 1994.
43) Mackin, J. F., Canary, J. J., and Pitman, C. S.,: Thyroid storm and its management. NEJM, 291: 1396, 1974.
44) Smith, A. C., Beman, M. L., et al.: Characterization of hyperthyroidism enhancement of halotane-induced toxicity. Biochem. Pharmac. 32: 3532-3539, 1983.
45) Das, KC., Mukherjee, M., Sarker, TK, et al: Erythropoiesis and erythropoietin in hypo-and hyperthyroidism. J. Clin. Endocrionol. Metab. 40: 211, 1975.
46) Furszyfer, J., McConahey, ŞM., Kurland, LT., Maldonado,GE.: On the increase association of Graves’ disease with pernicious anemia. Mayo Clin. Proc. 46: 37, 1971.
47) Herman, J., Resnitzky, P., Fink, A.: Association between thyrotoxicosis and thrombocytopenia Isr. J. Med. Sci. 14: 469, 1978.
48) Corrales, JJ., Orfao, A., Miralles, JM., San Miguel, J.: The relationship between hyperthyroidism and the distribution of peripheral blood T, NK, and B-lymphocytes in multinodular goiter. Horm. Metab. REs 26: 104, 1994.
49) Konishi, K., Hayashi, M., Saruta, T.: Renal tubular acidosis with autoantibody directed to renal collecting-duct cells, NEJM, 331: 1593, 1994.w
50) Jordan, SC., Buckingham, B., Sakai, R., et al: Studies of immune complex glomerulonephritis mediated by human thyroglobülin. NEJM., 304: 121, 1981.
51) O’regan, S., Fong, JS., Kaplan, BS., et al.: Thyroid antigen-antibody nephritis. Clin. Immmunol. Immunopathol 6: 341, 1976.
52) Matrura, M., Kikawa, Y., Akashi, K., et al.: Thyroid antigen-antobody nephritis: possible involvement of fucosyl-GMI as the antigen. Endocrinol Jap. 34: 587, 1987.
53) Bradley, SE., Stephan, F., coelho, JB., Reville, P.: The thyroid and the kidney, Kidney Int. 6: 346, 1974.
54) Evered, D. C., Hayter, C. J., and Surveyor, I.: Primary polidypsia in thyrotoxicosis. Metabolism, 21: 393, 1972.
55) Dash, SC., Jain, S., Khanna, KN., Greşal, K.: Thyrotoxicosis, renal tubular acidosis and renal stones. J. Assoc. Physicians India 28: 323, 1980.
56) Jaeger, P., Portmann, I., Wauters, JP., et al.: Distal renal tubular acidosis and ymphocytic thyroiditis şith spontaneously resolving hyperthyroidism. Report of 1 case without nephrocalcinosis. Am. J. Nephrol. 5: 116, 1985.
57) Thomas, R., Reid, RL.: Thyroid disease and reproductive dysfunction: a review. Obstet. Gynecol. 70: 789, 1987.
58) Akande, EO., Hockaday, TR.: Plasma concentration of gonadotropins, oestrogen and progesterone in thyrotoxic xomen. Br. J. Obstet. Gynecol. 82: 541, 1975.
59) Rosner, W.: The function of corticosteroid-binding globülin and sex hormone-binding globülin: a recent advances. Endocr Rev. 11: 80, 1990.
60) Ruder, H., Corvol, P., Mahoudeau, JA., et al.: Effects on induced hyperthyroidism on steroid metabolism in man. J. Clin. Endocrinol. Metab. 33: 382, 1971.
61) Sarne, DH., Refetoff, S., Sosenfield, RL, Farriaux, JP.: Sex hormone-binding globülin in the diagnosis of peripheral tissue resistance to thyroid hormone: the value of changes after short term triiodothyronine administration. J.Clin. Endocrinl. Metab. 66: 740, 1988.
62) Kidd, GS., Glass, AR., Vigersky, RA.: The hypothalamic-pituitary-testicular axis in thyrotoxicosis. J. Clin. Endocrinol Metab. 48: 798, 1979.
63) Carlson, HE.: Current concepts-gynecomastia. NEJM. 303: 795, 1980.
64) Swanson, J. W., Kelly, J. J., and McConahey, W. M.: Neurologic aspect of thyroid dysfunction. Mayo Clin. Proc. 56: 505, 1981.
65) Kiso, Y., Yoshida, K., Kaise, K., et al.: A case of thyrotropin (TSH)-secreting tumor complicated by periodic paralysis. Japan J. Med. 29: 399, 1990.
66) Ober, KP.: Thyrotoxic periodic paralysis in the United States. Report of 7 cases and review of the literature. Medicine 71: 109, 1992.
67) Yeo, PP., O’neil, WC.: Thyrotoxicosis and periodic paralysis. Med. Grand Rounds 3: 10, 1984.
68) Lazarus, A., Jaffe, R.: Resolution of thyroid-induced schizophreniform disorder following subtotal thyroidectomy: case report. Gen. Hosp. Psychiatry, 8: 29, 1986.
69) Kudrjavcev, T.: Neurologic complications of thyroid dysfunction. Adv. Neurol 19: 619, 1978.
70) Diaz-Cabal, R., Pearlman,C., Kawecki, A.: Hyperthyroidism in a patient with agitated depression: resolution after electrocunvulsive therapy. J. Clin. Psychiatry 47: 322, 1986.
71) Trzepacz, PT., McCue, M., Klein, I., et al.: Psychiatric and neuropsychological response to propranolol in Graves’ disease. Biol. Psychiatry, 23: 678, 1988.
72) Shahar, E., Shapiro, MS., Shenkman, L. Hyperthyroid-induced chorea. Case report and review of the literature. Isr. J. Med. Sci, 24: 264. 1988.
73) Auwerx, J., Bouillon, R.: Mineral and bone metabolism in thyroid disease: a review. İJM., 232: 737, 1986.
74)Bauer, DC., Cummings, SR., Tao, JL., Browner, WS.: Hyperthyroidism increases the risk of hip fracture: a prospective study. J. Bone Miner. RES. 7:Suppl. 1:121, 1992.
75) Cummings, SR., Nevitt, MC., Browner, WS., et al.: Risk factors for hip fracture in white women. NEJM., 332:767, 1995.