Bu değişikliklerin nedeni entropidir. Entropi açık veya kapalı bütün sistemlerde karşılaşılan bir termodinamik yasadır. Dışarısı ile enerji alış verişi yapan ve açık sistemler olarak nitelendirilen canlıların entropi yasasına maruz kalmadıkları ileri sürülmüşse de, bunun doğru olmadığı anlaşılmıştır. Entropi açık veya kapalı bütün sistemlerde karşılaşılan bir termodinamik yasadır. İster kapalı olsun ister açık, her sistemde bir yerde durmaya zorlanmayan enerji dağılma eğilimi gösterir. Entropi temelde enerjinin dağılım paradimasındır. Enerji dağılacak ve kullanılabilirliği azalacaktır. Biyolojik molekülleri bir arada tutan kimyasal bağlar zamanla kuvvetlerinden kaybedecekler ve bunun sonucu olarak da değişikliğe uğrayacaklardır. Bir biyolog için bu bir yozlaşmadır ve önlenmesi yaşam için şarttır. Evrim canlılığın devamı için moleküllerin aslına sadık kalmalarını sağlayacak önlemler almıştır. Bu önlemler çoğalma dönemine kadar çok başarılıdırlar. Ondan sonra etkileri azalır.
Moleküllerde biriken enerji kimyasal bağların zamanla zayıflamasından dolayı dağılırsa molekül biyolojik olarak etkinliğini kaybeder. Canlı bu molekülleri tamir etmeye ve onların yenilerini sentez etmeye çalışır. Enerji düzeyi azalan moleküller etkilerinden çoğunu yitirirler ve artık eskisi kadar enerjetik olmadıklarından, kimyasal süreçlerin çoğu eski etkinliklerini sürdüremezler. Bunu biz yaşlanma olarak gözlemliyoruz.
Yaşlanmanın entropi teorisi mantıklıdır. Aklınıza yatar. Çünkü bu teori ile yaşlılıktan sorumlu olduğu söylenen değişikliklerin, ne kadar farklı olurlarsa olsunlar tümünü, kolaylıkla açıklayabilirsiniz. Entropi yaşlılıkla ilgili hemen her teorinin nedenidir. Sonucu değildir. Diğer bütün teorileri birleştiren bir teoridir. O halde başka teorilere gereksinim yoktur. Bu konuda ortaya atılan teorilerin hepsi neden değil, sonuçdur. Entropik değişiklikler onlardan sorumludur. Asıl yaşlılık nedeni entropinin kendisidir.
Biyolojik yaşlanma ile ilgili çağdaş teorilerin hepsindeki ortak payda moleküler yapıların değişikliğe uğraması ve bundan işlevlerin olumsuz olarak etkilenmesidir. Bu değişiklikler entropi sonucu ortaya çıkarlar. Moleküller artan entropiden dolayı enerjilerini etrafa dağıtırlar ve daha az enerjili bir konuma geçerler.
Entropi aslında engellenemeyen yoğun enerjinin dağılma eğilimi olarak da tanımlanabilir. Yani bir yerde biriken enerji etrafa dağılacaktır. Bu bir fizik yasasıdır. Bu bağlamda sistemin açık veya kapalı olmasının büyük bir önemi yoktur. Moleküller entropik değişikliklere, kimyasal bağların göreli kuvveti ile karşı gelirler ve direnirler. Kimyasal bağların yıkılmalarının önlenmesi yaşamın devamı için önemli ve gerekli olan koşulların başında gelir.
Evrim, doğal seçilim mekanizması ile moleküllerin, canlının çoğalma olgunluğuna ulaşacak döneme kadar enerji dengelerinin düzgün bir şekilde devam etmesini sağlamıştır. Çoğalma döneminden sonra enerji durumları artık canlıların yaşaması için gerekli düzeni idame ettirmede gerekliliklerini yitirmektedir. Enerji dağılımı biyolojik moleküllerin işlevlerinin bozulmasından ve artık eskisi kadar etkili olamamalarından sorumludur. Yaşlanma moleküler düzeyde gerçekleşen bir süreçtir.
Enerji dönüşümleri ile ilgili bir süreç olan canlılığın her aşamasında entropinin varlığı kaçınılmazdır. Entropi yaşlanma sürecini deneyimlemekte olan canılarda enerjinin tekrar kullanılabilirliğini azaltarak etkili olmaktadır. Bu da moleküler işlevlerin zamanla bozulması demektir. Enerjinin kullanılabilirliğinin azalması sonucu orijinal şekillerine dönemeyen biyomokelüller enerjilerini dağıttıkları için işlevselliklerini yitirirlerken, artıklar etkili bir şekilde vücuttan atılamamakta ve canlıda birikmektedir. Bu süreç kendini canlının yaşlanması olarak manifest etmektedir.Yaşlılık hakkında ortaya atılan diğer teorilerin hepsi aslında bu paradigmanın sonucu ortaya çıkan kusurlardır. Dolayısıyla entropi dışında hepsi de neden değil, sonuçtur.