Canlılarda yaşlanmayı iki temel mekanizma ile açıklayabiliriz. Yaşlılık ya genetik bir süreçtir, ya da değildir. Çağdaş biyoloji bize insanların doğumdan çoğalma yaşına kadar genetik proğramların etkisi altında olduklarını ve bu süre içinde hemen hiç yaşlanmadıklarını söyler. Yaklaşık 20 yaşına kadar yaşlanmayı önleyen süreçler, en azından yaşlanmaya neden olan süreçler kadar etkilidirler. Yaşlanma süreci doğumla da başlasa, onu önleyen süreçler bu süre içinde çok etkin olacaklarından, çoğalma çağına gelen insanlarda anlamlı bir yaşlanma gerçekleşmez. Bu dönemden sonra yaşlanma momentum kazanır ve ölünceye kadar aralıksız devam eder. Çoğalma dönemini izleyen yıllarda yaşlanmayı önleyen süreçler, yaşlanmaya neden olanlar kadar etkili olmadıkları için, yaşlanma kaçınılmazdır.
Yaşlanmanın nedeni genetik olmasa da, yaşlanmayı önleyen süreçlerin doğası genetik olduğundan, genetik yapı ile yaşlanma arasında bir ilişki olduğu düşünülebilir. Ama böyle bir ilişkinin çok zayıf olduğu da bilinmektedir. Çünkü spesifik genetik proğramlarla yönlendirilmeyen yaşlılık stokastik, rastgele ve tesadüfi bir süreçtir. Bazılarında 30 yaşına gelmeden ortaya çıkan yaşlılık belirtileri, diğerlerinde 40'ından sonra ortaya çıkabilir. Ve insanların yaşlanarak ölmeleri arasında uzun yıllar farkı olabilir.
Yaşlanmadan sorumlu genetik proğramlar yoktur. Yaşlanma genetik değilse ne olabilir? Olması gereken tek koşul fizikseldir. Çünkü canlılara özgü, fizik kanunlarının dışında yer alan biyolojik kanunlar yoktur. Peki, fizik kanunlarından hangileri canlıların yaşlanmalarından sorumludur?
Bu soruyu yanıtlamadan önce yaşlanmanın neden rastgele süreçler dizisi olduğuna göz atalım.