Yaşlanmak yumurtanın sperm tarafından döllenmesi ile başlayan bir süreçtir. Aslında kadınlarda yumurtalıktaki yumurtalar da yaşlanırlar. Çünkü onlar embryo döneminden beri yumurtalıklarda beklemektedirler. Bu süre içinde az da olsa metabolik etkinlik gösterirler. Yani sürekli olarak yapılarındaki atom ve moleküller, çevrelerindeki atom ve moleküllerle yer değiştirirler. Metabolik aktivite gösteren her doku yaşlanmak zorundadır. Metablik aktivite göstermeyen dokular ise ölürler. Varlıklarını sürdüremezler.
Canlı vücudunda metabolik olarak aktif olmayan doku ve organ yoktur. En sağlam ve sert ve zamanla değişmediği izlenimi uyandıran kemik dokusu aslında metabolik olarak en aktif dokulardan biridir. İnsan vücudunda deriyi kuşatan ince keratin tabakası dışında ölü doku yoktur. Keratin tabakası yüzeye doğru çoğalırken ölen ve keratinize olan deri hücrelerinden oluşmuştur. Canlılarda onun dışında ölü doku bulunmaz. Kıllar da canlı dokulardır, kornea da, gözün sklera tabakası da.
Her canlı doku zamanla yaşlanmak zorundadır. Bu yaşlanmayı genlerin yozlaşması ile açıklmak yanlıştır. Buna rağmen bu teori hala yaşlanmanın açıklanması sürecine genel olarak hükmetmektedir. Canlıyı yalnız cansız maddeden oluşan bir varlık olarak düşünmeden yaşlanmak sürecini anlamak mümkün değildir. Cansız varlıklar neden yaşlanıyorlarsa, canlılar da aynı nedenlerden yaşlanmaktadırlar. Canlılık temel olarak enerji dönüşümlerinden ibaret olduğuna göre, canlılarda yaşlanmayı doğru yorumlamak için termodinamik kanunlarını da dikkate almamız gerekmektedir.
Yaşlanma tek ve çok hücreli canlılarda ayrım yapmaz. Hepsi aynı şekilde yaşlanır. Buna selüler(hücresel) yaşlanma diyebiliriz. Zamanla hücrelerde moleküler zedelenmelere bağlı olarak işlevsel bozukluklar ortaya çıkmaya başlar. Klasik tıp bunu dış etkilere bağlı olarak gelişen genetik ve moleküler bozukluklarla açıklar. Bozukluğun kaynağının dış etkiler olduğu iddia edilir. Hiç kuşkusuz dış etkilerin yaşlanmada rolü ve önemi olabilir ama, bu iddia onların yaşlılığa neden olma mekanizması hakkında hiçbirşey söylemez. Dış etkilerden korunan hücreler de aynı şekilde yaşlanmaktadırlar. Zaten ister tek hücreli olsun ister çok hücreli, dış etkiler olmadan bir canlı varlığını sürdüremez. Enerjinin hücreye girmesi ve hücre tarafından kullanılması dış etkiler olarak nitelendirilir. Dışardan hücre içine biyolojik enerji girer ve bu enerjiyi kullanan canlı varlığını sürdürür. Daha sonra canlı enerji fazlasını daha az biyolojik enerji şeklinde çevreye atar. Yani canlılık temelde çevre ile enerji alış verişi yapmaktan başka birşey değildir.